“Etik ilkeler” sözleşmesi işe yarayacak mı?
“Görsel-İşitsel Yayıncılık Etik İlkeleri…” RTÜK’ün medya temsilcilerine imzalattığı sözleşmeyle ilgili gerçekten çok şaşalı, kulağı dolduran ve duyanlara ümit...
“Görsel-İşitsel Yayıncılık Etik İlkeleri…” RTÜK’ün medya temsilcilerine imzalattığı sözleşmeyle ilgili gerçekten çok şaşalı, kulağı dolduran ve duyanlara ümit veren bir isim düşünülmüş. Televizyon yayıncılığı gibi bir hizmet türüyle, “etik” ve “ilke” gibi sözcükleri yan yana görünce insan ister istemez heyecanlanıyor. RTÜK’ü, en azından bu isim için tebrik etmek gerek! İkinci tebrik, bu sözleşmeyi tüm kanal temsilcilerine imzalattığı için gelmeli...
Sözü edilen “Etik ilkelerin” ne olduğuna geçmeden önce Ankara’da düzenlenen ve Kültür Bakanının da katıldığı, izleyici eğilimlerinin paylaşıldığı programla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Kültür Bakanı programda Türk dizi sektörüyle ilgili şöyle bir ifade kullandı: “Dizilerimizin, ülkemizin ve kültürümüzün tanıtımına sağladığı katkı bizleri dizilere teşvik verme düşüncesine yönlendirdi.”
Ben bu maddi destekle ilgili “yönlendirmenin” çok da uygun olmayacağını düşünüyorum. Ayrıcadizilerin ülke kültürünü tanıttıklarına dair tespite de katılmıyorum. Evet, bir kültür tanıttıkları söylenebilir ama bu kültür ne orijinal, ne önemli, ne de yerli. He, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” deniyorsa, o başka…
****
Bana göre Türk dizi sektörü denilen konsept son derece zararlı ve çirkin bir propaganda enstrümanı Türkiye için. Bu ülkenin zengin kültürel birikimi adına bu kadar komplike bir karalamayı hiçbir lobi yapamaz emin olun… Aşk’ı Memnu, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Çukur, Eşkıya Dünyaya Hükümdar olmaz gibi diziler, yüz “Gece Yarısı Exspresi” gücünde. Bunu bizzat kendi gözlemlerimden yol çıkarak söylüyorum. Daha önce burada yazdım. Marakeş, Üsküp, Saray Bosna ve Bulgaristan’da dizilerimiz hakkında, çeşitli çevrelerden insanlarla bizzat konuştum.