Kabul veya Reddetmeden Önce
Youtube’da neredeyse her gün bir “reddiye” videosu düşüyor önüme. Herkes birbirine reddiye yapıyor. Kabul edenler ve reddedenler olarak yarılmaya hizmet etmese, tartışma ortamı iyi şeylere gebe olabilir...
Youtube’da neredeyse her gün bir “reddiye” videosu düşüyor önüme. Herkes birbirine reddiye yapıyor. Kabul edenler ve reddedenler olarak yarılmaya hizmet etmese, tartışma ortamı iyi şeylere gebe olabilir pekala.
Ama maalesef bölünüyoruz! Bölünmemiz de rasyonel gerekçelerle olmuyor çoğunlukla. Bir takım şeyleri kategorik olarak kabul ediyor yahut aynı gerekçelerle reddediyoruz.
Siyaset, din, tarih, ekonomi hiçbiri bu kategorik değerlendirmenin dışında değil. Şu çok manidardır mesela: Bir CHP’li vekil, açık açık, meclis kürsüsünden, “Ak Parti dünyanın en doğru işini de yapsa onu destekleyecek halimiz yok” dedi.
Bir diğeri vaaz kürsüsünden bağırıyor: “Şu şahıs kuşkuludur, çünkü falan adamın kitabını tavsiye etmiştir.” Söz konusu adamın kitabı tümüyle yanlış ve zararlı olabilir mi? Yahut, o adam A branşında sorunlu görüşlere sahipse, onun B branşındaki görüşlerine de miihtiyatla yaklaşmak gerekir?
Vaaz kürsüsündeki kişi, “kesinlikle evet” diye cevap veriyor buna.
Kategorik olarak, toptan karşı olmak böyle berbat bir şey ve Türkiye’de her iki uçta da büyük bir müşteri kitlesine sahip. Ne yaparsa yapsın İktidarı...