ADD Başkanı anlatıyor
Yarın Atatürk öleli 80 yıl oluyor. Kimileri onun ilkelerinin geçen 80 yıl içinde geçerliliğini yitirdiğini ileri sürüyorlar. Acaba öyle mi? Bu soruyu ADD Genel Başkanı Prof. Dr Süheyl Batum’a sordum....
Yarın Atatürk öleli 80 yıl oluyor. Kimileri onun ilkelerinin geçen 80 yıl içinde geçerliliğini yitirdiğini ileri sürüyorlar.
Acaba öyle mi?
Bu soruyu ADD Genel Başkanı Prof. Dr Süheyl Batum’a sordum.
Yanıtını sizinle paylaşıyorum:
***
“Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybetmemizin üzerinden 80 yıl sonra bile Atatürkçü düşünce, Atatürk’ün ilkeleri ve Atatürk Cumhuriyeti halen devam ediyor ve devam edecek. Bunun nedeni çok açık. Atatürk bize bir yönetim biçimi olarak, ‘egemenliğin bir kişiye, sultana, Reis’e değil, milletin tümüne ait olduğu’ Cumhuriyet rejimini bıraktı. Bu yönetim biçiminin en önemli ve onsuz olmaz unsuru olan kul, tebaa değil, birey- yurttaş anlayışıdır. Bu bireyleri içeren, bireylerin ortak yaşamlarını geliştirmeyi hedefleyen bir toplum anlayışıdır. Toplumun dini, mezhebi, inancı, cinsiyeti ne olursa olsun, her bireyinin, kendini rahat, huzurlu ve güvenceli saymasını sağlayacak laik bir hukuk sistemi egemendir. Bu bireylerin, çocukluktan itibaren kindar değil, ‘kendini sadece öbür dünyaya hazırlayan’ değil, ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ gençler olarak yetişmelerini sağlayacak ortak ve karma bir eğitim sistemi demektir.
***
Tabii ki zaman içinde bu kavramlarda bazı değişikliklerin olması olağandır. Cumhuriyet rejiminin bazı unsurlarında değişiklikler olabilir, yeni unsurlar ortaya çıkabilir ama özü hiçbir zaman değişmez. Cumhuriyet, egemenliğin millete ait olduğu ve tüm yetkilerin asla tek bir kişiye bırakılamayacağı bir devlet biçimidir. Aynı şekilde birey-yurttaş anlayışında da bazı değişiklikler tabii ki olabilir. Bireylerin hakları genişler, yeni haklar ortaya çıkar, yurttaş anlayışı bile değişebilir. Ama özünde Cumhuriyetin bireyi anlayışı hiçbir zaman değişmez. Yerini her şeyden korkan tebaaya bırakmaz, başındaki yöneticiyi ulü’l-emr, onun yaptıklarını da helal-haram ikilemi içinde gören bir kula dönüşmez. Yani yöneticilerine biat eden, söylediklerini fetva sayan bir emir kulu yerine, başı dik, kimseden korkmayan, geleceğine güvenle bakan kişiler anlayışı hiç değişmez. Tabii ki kuralların tabanında yer alan sosyal yapı değiştikçe, toplum yapısı değiştikçe, o toplum yapısını sarmalayan hukuk anlayışı da hiç kuşkusuz değişir. Kadın hakları gelişir. Ekonomik ve sosyal haklar gelişir, daha önce hak sayılmayan kişisel verilerin korunması gibi birçok hak kategorisi ortaya çıkar, ama Cumhuriyetin özü hukukun üstünlüğü kavramı değişmez Yani Cumhuriyet hukuku hiçbir zaman ‘bu başkan çok iyi, bütün her şeye o karar versin, yasamayı da o yapsın, yargıçları da o belirlesin’ mantığı içerisinde işleyen bir hukuk haline dönüşmez.
***