Aman yeni bir 6-7 Eylül olmasın!
Türkiye’deki anayasa referandumundan uluslararası bir kriz yaratmak için doğrusu büyük hüner gerekirdi. Maşallah, Türkiye’nin, Almanya’nın ve Hollanda’nın “mahir!” politikacıları, müstesna...
Türkiye’deki anayasa referandumundan uluslararası bir kriz yaratmak için doğrusu büyük hüner gerekirdi. Maşallah, Türkiye’nin, Almanya’nın ve Hollanda’nın “mahir!” politikacıları, müstesna “ferasetleriyle!” tam bir kör dövüşü ortamı yaratmışlardır.
Hiçbir tarafı haklı olmayan devletler arası bir kayıkçı kavgasıdır, şu anda yaşanmakta olan.
Almanya’nın Türk bakanların kendi ülkesinde, siyasi toplantı yapmasına izin vermemesiyle başlayan olay, Almanya’dan taştı, Hollanda’ya bulaştı, birden tırmanan kriz ile ırkçılık doruğa ulaştı.
Hollanda, Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun uçağına iniş izni vermezken, Türkiye’nin Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’yı, Rotterdam’da arabasına saatlerce hapsettikten sonra, Türk toprağı sayılan Türk konsolosluğuna ulaşmasını engelledi ve ardından da sınır dışı etti.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanı, Almanya ve Hollanda’yı kınarlarken, bulundukları makama yakışmayan bir üslup kullanmakta beis görmediler.
Türkiye’de Hollanda temsilcilikleri önünde gösteriler yapıldı, İstanbul’daki Hollanda Konsolosluğu’na Türk bayrağı çekildi.
Hollanda polisi son olayları ve onları kışkırtanların başında gelen ırkçı Wilders’i protesto eden Türkler ve Türk asıllı Hollandalılar üzerine atlı polisini ve köpeklerini vahşice saldırttı.
***
Kriz, yatışmak şöyle dursun gittikçe tırmanıyor. Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz, “Türk yetkililerin Avusturya’da herhangi bir kampanya etkinliğinde bulunmalarına izin vermeyeceğiz, oradaki çatışmayı ülkemize ithal etmek istemiyoruz. Avusturya’ya gelmesinler” derken, Danimarka Başbakanı Rasmussen, Türkiye Başbakanı Yıldırım’ın 20 Mart’ta miting için ülkesine gelmemesini istemiştir.
Bu hengâme arasında tek sağduyu sesi Fransız Dışişleri Bakanı Jean MarcAyrault’un şu sözleri olmuştur:
- Çavuşoğlu’nun Metz mitingi Fransız siyasetine müdahale unsuru taşımadığından bu toplantıyı yasaklayacak gerekçe yoktur.
Aslında Fransız Dışişleri Bakanı’nın bu sağduyulu çıkışı, Almanya, Hollanda, Avusturya, Danimarka yöneticilerine rehber olmalıydı. O ülkenin siyasetine bir müdahale olmadığı sürece, Türk yetkililerin mitinglerinin yasaklanması, ifade özgürlüğüne müdahale oluşturması açısından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır.
Aslında kopan fırtınanın nedeni, tarafların hepsinin, olayları kendi kısır siyasi hesaplarına alet etmeleridir.