Aslında fırsat falan yoktu...
Var sanılan kimi fırsatlar, aslında yokturlar. Biz onların var olduklarını vehmederiz, oysa pratikte hiçbir zaman olmamışlardır. AKP-CHP koalisyon fırsatı da işte aynen öyle aslında gerçekleşmesi...
Var sanılan kimi fırsatlar, aslında yokturlar. Biz onların var olduklarını vehmederiz, oysa pratikte hiçbir zaman olmamışlardır.
AKP-CHP koalisyon fırsatı da işte aynen öyle aslında gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durumdu.
Öyle olunca da rahatlıkla diyebiliyoruz ki:
- Fırsat mırsat yoktu ki kaçsındı!
Aslında AKP-CHP büyük koalisyonu, iyi bir fırsat olurdu, eğer müzakerenin perde arkasındaki tarafı Tayyip Bey’in uzlaşma konusunda en ufak bir isteği olmuş olsaydı.
Çünkü Türkiye’nin durumu büyük bir uzlaşmanın mekanizmasının kurulmasını elzem hale getirmiş bulunmaktaydı.
Tam böyle bir ortamda, bütün Türkiye coğrafyasında, uzlaşmanın ertelenemez noktaya gelip dayandığı bir sırada, sandıktan da koalisyon çıkıyordu.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunlar, geniş tabanlı AKP-CHP koalisyonunu, tercih edilir hale getirmişti. Çünkü karşı karşıya bulunulan sorunların her biri sağlam mutabakatları zorunlu kılmaktaydı.
Tabii ki, geniş tabanlı AKP-CHP ortaklığında uzlaşma tabanları birbirlerine yakın, muhafazakâr, AKP-MHP ortaklığına oranla daha güç olacaktı.
Ama zaten sorunların nitelikleri de zor ulaşılır mutabakatları zorunlu kılmaktaydı.
***
Böyle bir ortamda başlayan görüşmeler, bir fırsat oluşturabilirdi, eğer amaç uzlaşmak olmuş olsaydı.
Ama ortada öyle bir niyet yoktu.
Bir kere masada boy gösteren taraflardan birinin iradesi ipotek altındaydı.
O, anlaşmamak üzere oraya gönderilmişti. Anlaşması değil, dostlar alışverişte görsün kabilinden yapılan müzakerelerde kamuoyunda, “uzlaşmaya çalışıyor” algısı yaratmak için görüşmeleri biraz uzatması bile ihanetle suçlanmasına yetmişti.