Bir sandık kalmıştı
Demokrasilerde, siyasal krizler keskinleşmeye başlayınca çare olarak sandık yolu görünür. Eğer seçimle de sorun çözülemiyorsa ortada bir siyasal kriz değil, rejim bunalımı var demektir. 31 Mart 2019 yerel...
Demokrasilerde, siyasal krizler keskinleşmeye başlayınca çare olarak sandık yolu görünür. Eğer seçimle de sorun çözülemiyorsa ortada bir siyasal kriz değil, rejim bunalımı var demektir.
31 Mart 2019 yerel seçiminin çözüm olmak şöyle dursun, bizzat kendisinin bir düğüm oluşturması ülkeyi kaosun eşiğine getirmesi, iflas belirtilerini de bağrında taşıyan bir rejim bunalımıyla karşı karşıya olduğumuzun kanıtıdır. “Cumhuriyetin son seçimi olmak” olasığını da içeren 31 Mart seçimlerinin yol açabileceği kaos ile Türkiye’nin her alanı kapsayan iflas tablosu, seçimleri hükümsüzleştirmek isteyenlerin çabalarıyla siyasi alanı da içine almıştır.
Şimdiye kadar siyasal sistemden ortada bir tek sandık kalmıştı, yerel olan son seçimle o da gitti. Artık sen sağ, ben selamet!
***
Çok anlatılmaya çalışıldı, sandık demokrasinin zorunlu koşuluydu, ama yeterli koşulu değil, bir rejimin demokrasi olabilmesi için sandığın yanı sıra temel hak ve özgürlüklere saygılı, çoğulcu, katılımcı olması, kuvvetler ayrılığı ilkesine saygı göstermesi ve adil yargıyı da içermesi gerekirdi.
İktidara egemen olan düşünce ise “ben sandıktan çıktım ne istersem yaparım”dı. Bunun ne kadar sakat ve sonu toplumsal iflasa varan bir yol olduğunu 17 yıl yaşayarak gördük.
Tüm eleştiriler iktidar tarafından “kutsal sandık” defisiyle savuşturulmaya çalışılıyordu.
AKP yutturmacasını baştan beri yememiş olanlar sandığın, ancak iktidarın lehine sonuç vermesi halinde kutsal sayıldığını aksine bir sonuçta onun da tanınmayacağını anlatmaya nafile uğraştılar.
Ta ki 31 Mart seçimlerine kadar. O yerel seçimde, CHP İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir, Mersin’i aldı, Bur...