Borçlu olduklarımız
Genellikle, o zaman tek kanal olan TV’nin son haber bülteninde, o gün verilecek tüm iç ve dış olayları sıraladıktan sonra, programı noktalamadan hemen önce “İstiklal Savaşı gazilerinden...” diye...
Genellikle, o zaman tek kanal olan TV’nin son haber bülteninde, o gün verilecek tüm iç ve dış olayları sıraladıktan sonra, programı noktalamadan hemen önce “İstiklal Savaşı gazilerinden...” diye başlardı spiker. Çoğu zaman bu ölüm haberleri günlük programın bitişi olarak kabul edilir ve tümcenin tamamlanması bile beklenmeden aygıtın düğmesine basılır, ekran kararırdı.
Her gece değilse bile, iki üç gecede bir yinelenen bu haberlere gelince sıra, sanki sunucu da yavaştan kâğıtlarını toplayıp çoktan stüdyonun dışına kaçmış olan düşüncelerini izlemek için gitmeye hazırlanıyormuş duygusuna kapılırdım hep.
O sırada, biri televizyonu kapatmaya kalkışsa hemen müdahale ederdim:
- Dur kapatma!
Hepsini de 26 Ağustos 1922 sabahı “şayak kalpaklı adam”ın emrini beklerken gözümde canlandırdığım bu insanlara, bağımsızlığımızı, Cumhuriyetimizi borçluyduk.
Ölüm haberlerini sonuna dek, saygıyla izleyip bir an onları düşünmeye borçlu hissederdim kendimi, içimden saygı duruşuna geçerek, bu minneti ifade ederdim kendimce.
Bana göre onlar, güç koşulların yoksunluğunda yetişmiş ve ancak tarihin belirli dönemlerinde ortaya çıkan bir türün son örnekleriydiler.
Son İstiklal Savaşı gazileri de göçeli çok oldu. Anonslar, 1980’li yıllarda son buldu.