Bu AKP’den öyle bir AKP çıkar mı?
Bir yandan Türkiye’nin, yeniden yapılanmayı gerektiren büyük sorunlarla karşı karşıya olması, öte yandan son seçimlerden AKP’nin uzak ara birinci parti olarak çıkmış bulunması, koalisyon...
Bir yandan Türkiye’nin, yeniden yapılanmayı gerektiren büyük sorunlarla karşı karşıya olması, öte yandan son seçimlerden AKP’nin uzak ara birinci parti olarak çıkmış bulunması, koalisyon seçenekleri arasında, içinde AKP’nin de bulunduğu formülün en gerçekçisi olduğunu düşündürüyor ilk bakışta.
Gerçekten sivil demokratik çözümler üretecek, kuvvetler ayrılığı ilkesine saygılı, yargının siyasal iktidardan bağımsızlığını sağlamış, özgürlükçü bir anayasa ile birlikte, temel yapısal reformların yaşama geçirilmesi, toplumsal mutabakatı gerekli kılıyor.
Bu da ulusal koalisyon ile mümkün olur.
Unutmayalım ki Türkiye’nin sorunlarının başında yer alan Kürt sorununun çözümü de böyle bir mutabakatı yansıtan koalisyonu zorunlu kılmaktadır.
Ortaya çıkan fırsatın doğru değerlendirilmesi açısından, ulusal koalisyon en iyisi gibi görünmektedir.
***
Ancak yine unutmamak gerekir ki içinde bulunduğumuz bozukluklar, AKP’nin 13 yıllık iktidar uygulamalarının sonucudur. AKP’ye damgasını vurmuş olan Tayyip Erdoğan ise bununla da yetinmemekte, tek adam sultasını “Türk modeli başkanlık reijimi” adı altında yaşama geçirmeye çalışmaktaydı.
7 Haziran seçimleri seçmenin bunu istemediğini ortaya koydu.
Bu durumda, AKP’nin sandıktan çıkan mesajı iyi değerlendirerek fırsata çevirebilmesi, ancak Tayyip Erdoğan’ın despotik eğilimlerine karşı çıkması, kendi içinde bir değişim geçirmesi ile mümkün olabilirdi.
Tayyip Erdoğan’ın kontrolsüz gücünün herkes gibi partisi açısından da tehlike oluşturduğunu AKP içinde de, dile getirenlerin bulunduğu görülmekteydi.
“Ahmet Sever”in kitabı tam bu ortamda çıktı.