Bu yolun sonu yok

Cumhuriyet’te tutuklu arkadaşlarımızın boş sütunlarına bakarken, birden 56 yıl öncesine gittim. Demokrat Parti’nin son demleriydi, basına yönelik baskılar doruktaydı. Sıkıyönetim ilan edilmişti ve kimi...

Cumhuriyet’te tutuklu arkadaşlarımızın boş sütunlarına bakarken, birden 56 yıl öncesine gittim. Demokrat Parti’nin son demleriydi, basına yönelik baskılar doruktaydı. Sıkıyönetim ilan edilmişti ve kimi haberler yasaktı. O zamanlar daha üniversiteye başlamamıştım, okuru olduğum Cumhuriyet gazetesinde bazı haberlerin yeri beyaz bırakılıyor, garip bir görüntü oluşuyordu. Hiç unutmam Ali Ulvi’nin bütün diktatörlerin bavullarını alıp gittiklerini gösteren karikatürünün sonu da beyazdı. O beyaz boşluğa, 27 Mayıs’tan sonra Adnan Menderes yerleştirilecekti. 
Üniversite bitti, Cumhuriyet okurluğundan gazeteciliğe, gazetecilikten Cumhuriyet yazarlığına geçtim.
Menderes iktidarında, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de velhasıl her baskı döneminde Cumhuriyet iktidarın hışmından payına düşeni aldı. 
Tüm bu dönemlerde, Cumhuriyet en fazla gadre uğrayan, en fazla kapatılan gazete oldu. Yıllar boyu ilkelerini korumaya, gazetecilik reflekslerini yitirmemeye özen gösteren Cumhuriyet, yalnız yazdıklarının değil, ama aynı zamanda yazmadıklarından dolayı da, tiranların hışmını çekiyordu. 
Yazılanlar, yapılan baskılar, hukuksuzluklar, zulümler ve yolsuzluklardı. Yazılmayanlar ise buyurgana övgü ve yalakalık mesajlarıydı ki, eyyamcı medyada örneklerine sıkça rastlanmaktaydı.

***

İlginç bir gazetedir Cumhuriyet. Cumhuriyet çalışanı olmanın bir bedeli vardır, çalışanları bunu öder. 
Ama Cumhuriyet okuru olmak da farklı değildir. Onun da bedeli olmuştur her zaman. Fişlenmek, mimlenmek, işyerinde baskıya uğramak, işinden atılmak, gözaltına alınmak, tutuklanmak, sokakta saldırıya uğramak, vurulmak gibi bedelleri Cumhuriyet’in okuru hep ödemiştir, hem de salt darbe dönemlerinde değil, aynı zamanda güya demokrasi olarak nitelendirilen “normal” dediğimiz dönemlerde de... 
Bu yüzden, Cumhuriyet okuru ile çalışanı aynı potada erimiş, aynı konumda kaynaşmıştır. 
Adını Mustafa Kemal’in koyduğu Cumhuriyet’in kuruluş amacı Cumhuriyet’in kurum ilke ve kazanımlarını korumaktı. Zamanla buna, demokrasinin kurumlarının ve emeğin savunulması da eklendi. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi insan 19 Mart 2024 | 669 Okunma Laiklik nedir? 06 Mart 2024 | 220 Okunma Yıldönümü 03 Mart 2024 | 121 Okunma Aslında biliyorlar 01 Mart 2024 | 88 Okunma Vatan nöbeti 27 Şubat 2024 | 301 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar