D. Bahçeli neden böyle yapıyor?
Her türlü akıldan, mantıktan, tutarlılıktan yoksun ortamda, aklı ve sağduyuyu üstün kılacak bir oylamanın imkânsızlığının aşikâr olmasına karşın, biz yine...
Her türlü akıldan, mantıktan, tutarlılıktan yoksun ortamda, aklı ve sağduyuyu üstün kılacak bir oylamanın imkânsızlığının aşikâr olmasına karşın, biz yine de “devletlu” ve “şevketlular”ımızın davranışlarına akıl erdirmek, mantıksızlığın mantıki açıklamasını yapmak zorundayız.
Davranışlarına akıl erdirilmesi en zor olan kişi ise, her gün birbiri ardından şaşırtıcı açıklamalar yapan Devlet Bahçeli. Şu sıralarda herkes aynı soruyu soruyor:
- Devlet Bahçeli, neden böyle yapıyor?
Devlet Bahçeli son olarak, Erdoğan ile Perinçek arasında bir seçim yapmak zorunda kalmaları halinde, tercihlerini Erdoğan’dan yana kullanacaklarını açıklamış ve neden “evet” dediğini soranlara cevaben de şunları söylemiş:
- Size ne! Size mi soracaktık?..
Aslında Sayın Bahçeli, yukarıdaki açıklamalarıyla, neden böyle davrandığı sorusunu yanıtlıyor ve siyasi yaşamında tercihlerini hep Erdoğan’dan yana kullandığını, kendisinin siyaset sahnesindeki önde gelen işlevinin Tayyip Bey’in “arka bahçesi” olmak olduğunu ileri sürenlerin haklı olduklarını kanıtlıyor. Ama Bahçeli’nin “arka bahçe” olduğunun kanıtlanması da şu soruyu engellemiyor:
- Peki Sayın Bahçeli, neden “arka bahçe” işlevini üstleniyor.
***
Sayın Bahçeli’nin, Başkan Bush’un Irak’a müdahalesi sırasında, Ecevit’in yerine iktidar koltuğunda oturması için dizayn edilen AKP’nin iktidara tırmanış sürecinin önündeki son engeli de, daha henüz koalisyon ortağı olduğu sırada Bursa Kestel’deki Kocayayla Türkmen Kurultayı’nda “3 Kasım 2002 erkenseçim günüdür” açıklamasıyla, ortadan kaldırdığı herkesin malumu.
Ama bu bilgi Bahçeli’nin o günden bu yana “arka bahçe”lik işlevini üstlendiğini kanıtlasa bile, nedenini açıklamaya yetmiyor.
Bu soruların dorukta olduğu bir sırada, ülkücü camia içinden yetişmiş olan gazeteci Sabahattin Önkibar’ın, Ocak 2017’de “Devlet Bahçeli ve ÜlkücülerHakkında Her Şey” adlı eserinin Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlanacağı duyuruldu.
Haberin duyulması üzerine ve daha kitap yayımlanmadan, dolayısıyla da içeriği öğrenilmeden Bahçeli, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nden kitabın kişilik haklarına saldırı oluşturacağı gerekçesiyle toplatılması kararını almayı başardı.
Eğer bu karar olmayıp kitap piyasaya çıkmış olsaydı, belki de Sayın Bahçeli’nin neden bu şekilde davrandığı konusunda ipuçları edinebilirdik.
Ama şimdi bu imkândan yoksunuz.
Ben yayınevi yetkililerini arayarak, toplatılan kitapta, ileri sürüldüğü gibi, kimi güçlerin elinde Bahçeli’ye şantaj için kullandıkları kaset veya belge bulunduğu yolunda bir iddianın yer alıp almadığını sordum.
- Kitapta böyle bir şey kesinlikle yok, yanıtını aldım.
Diğer soruları da yanıtsız bıraktılar. Durum böyle olunca, Bahçeli için çeşitli vesilelerle ortaya atılan, Türkeş’in 12 Eylül’de cezaevindeyken, MÇP’nin kuruluş hazırlıkları süresinde, MİT’çi olduğu gerekçesiyle Devlet Bahçeli’nin üstünü çizdiği, bu hususun Yaşar Okuyan tarafından Ulusal Kanal’ın bir yayınında, elinde salladığı belgeyi göstererek dillendirildiği, Süleyman Demirel’in de, Önkibar’a bir konuşmaları sırasında “Evet, Bahçeli, Yenimahalle’nin adamıdır” dediği hususlarının yer alıp almadığını öğrenemedim.
Tabii bu tür iddialar yer alsalar bile, inandırıcı olmaları için yalnızca ileri sürülmeleri yetmez, belgelendirilmeleri de gerekli.