Demokrasiyi AB’ye sigortalamak
Despotik bir ülkede seçim öncesinde, diktatör ile fotoğraf vermenin yanlış olduğunu kabul ediyorum. Ama bu davranışın onun için seçimde nasıl bir destek oluşturacağını anlayamıyorum. Angela...
Despotik bir ülkede seçim öncesinde, diktatör ile fotoğraf vermenin yanlış olduğunu kabul ediyorum. Ama bu davranışın onun için seçimde nasıl bir destek oluşturacağını anlayamıyorum.
Angela Merkel’in İstanbul’da Davutoğlu, ardından da Erdoğan ile objektiflerin ve kameraların karşısına geçmesinin bağlı olduğunu ileri sürdüğü ilkelere aykırı hareket ettiği için eleştirilmesi anlaşılır. Ama bu fotoğrafları otoriter-totaliter yönetimin, seçmenlere demokratlıklarının beratı gibi sunulup kabul görmesini beklemek anlaşılır gibi değil. Hakeza, Ankara’nın egemenlerinin AB zirvesi fotoğraflarında boy göstermelerinin, Türkiye’de demokrasinin veya Ankara’nın AB’ye üyeliğinin göstergesi olarak algılanabilmesini beklemek akıl dışıdır.
Emektar bekçiyi aile fotoğrafına dahil etmek onu ne kadar aileden kılıyorsa, Tayyip Bey’in “Merkel”ler ile fotoğrafları da Türkiye’yi o kadar AB’li kılar.
Merkel’in Erdoğan ile fotoğrafı Erdoğan’ı AB lideri yapmaya da, demokrat kılmaya da yetmez.
Her ne kadar siyaset bir algı olgusu ise de, artık o kadar da değil!
***
Bir bölüm akademisyenin Merkel’e mektupları da aynı açıdan irdelenebilir.
Ziyaretin, ilkesel olarak eleştirilmesi yerindedir. Ama “Gelme!” demenin bir anlamı yoktur. Çünkü Avrupa ülkesi olmayan Türkiye’de demokrasi AB’nin sorunu değildir.
Türkiye’de çokça düşülen bir yanlış da AB üyeliğini, demokrasinin güvencesi olarak görmektir.