Düşman
Bir seçim daha geçiyor. Yarın seçim olup bitecek ve demokrasinin ihtiyarları, bir bir hatırlayacaklar eski kampanyaları. Bu seçim kampanyasında, çevremde tanık olduğum en yadırgatıcı olay...
Bir seçim daha geçiyor.
Yarın seçim olup bitecek ve demokrasinin ihtiyarları, bir bir hatırlayacaklar eski kampanyaları.
Bu seçim kampanyasında, çevremde tanık olduğum en yadırgatıcı olay, sınıf arkadaşım Selçuk Şerefli’nin, bizim arkadaş grubunda dolaşan iletisi oldu. Lise 11’de bir yıl yan yana oturduğum Selçuk, genelde makul, konuştuğu zaman “şimdi bunu da nereden çıkardı” dedirtmeyen türden biridir.
Hangi partiye oy vereceğini açıklayan Selçuk, bu iletisinden hemen sonra gördüğü tepkiler üzerine, gerekçelerini açıklamak gereğini duymuş.
Açıklamaları bana fevkalade makul geldi. Asıl şaşırdığım onu yeni açıklamalara zorlayan tepkilerdi.
Hepsi iyi bir eğitim görmüş, hepsi meslek sahibi, hepsi bir faninin ömrü için oldukça uzun sayılacak, demokrasi deneyimi olan insanlar, içlerinden birinin tercihlerini doğal saymak yerine yadırgayıp ılımlı da olsa tepki gösterebiliyorlardı.
Bana son gününe ulaştığımız seçim kampanyasının en düşündürücü gelen yanı bu oldu.
Neyse kampanya bitti.
Asıl mesele, yani uzlaşma şimdi başlıyor.
***
Seçim sonrası oy sandıkları ile birlikte sorun paketleri de açılacak, sorunlar ortaya saçılacak.
Türkiye’nin çok sorunu var seçim ertesi göğüslemek zorunda olduğu. Yüksek genç nüfusu ve bu nüfusun karşı karşıya bulunduğu bir türlü düşürülemeyen işsizlik sorunu, bir türlü yeterli üretkenliğe ulaştırılamayan, sıcak paraya dayalı çok kırılgan ekonomisi, gittikçe düşen kalkınma hızı...
Bütün bunların yanı sıra, artık IŞİD’in komşusu olan Türkiye mezhep savaşlarının alanı haline gelmiş bir bölgenin ortasında yer almaktadır.