Meğer, beterin de beteri varmış Kenan Paşam!
Referandum sonuçlarının YSK tarafından açıklanmasıyla birlikte, anayasa değişikliği meşruiyet değilse bile resmiyet kazandı. Şimdi sıra “uysa da uymasa da” yöntemiyle yapılacak uyum...
Referandum sonuçlarının YSK tarafından açıklanmasıyla birlikte, anayasa değişikliği meşruiyet değilse bile resmiyet kazandı. Şimdi sıra “uysa da uymasa da” yöntemiyle yapılacak uyum yasalarında.
Yeni Türkiye’de demokrasi istemini haykıranlara sunulan avuntulardan biri de, askeri yargının kaldırılması.
Bu değişikliğin yıllarca, “geçiş dönemleri”nde sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına karşı mücadele vermiş demokratlar safında büyük sevinç yaratacağını düşünenler yanılmaktadırlar.
Yaşasın askeri yargı kalkıyor diye sevinç narası atanlar, demokratlar değil, ancak şavalaklar olabilir.
Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmalarına karşı olanların itirazları, salt bu mahkemelerin yargıç ve savcılarının cüppelerinin altındaki üniformalarına değildi ki onlar sivil giysiyle değişince, karşı çıkış nedenleri ortadan kalksın!
***
Çok haklı olarak askeri yargının asgari adalet ile bağdaşamayacağını ileri sürüp karşı çıkanlar, üyeleri tayin terfileri emir komuta zinciri içinde olan bu mahkemeler adil yargının, “onsuz olmaz”ı yargı bağımsızlığıyla bağdaşmadığı için bu mücadeleyi veriyorlardı.
Evet, bugün üniforma çıkmıştır, ancak “üniforma çıkmış, ama bağımlılık sürmektedir” yargısı bile ne yazık ki gerçeğin çok gerisinde kalmaktadır.
AKP Türkiyesi, sivil giysinin üniformadan daha çok, emir komuta altında olduğu bir diyar haline gelmiştir ve ne yazık ki, bu olgunun geçerlilik alanı yalnız yargı ile sınırlı değildir.
16 Nisan anayasa referandumu ile kaldırılan askeri yargıyla ilgili düzenlemelerin haberinin TV’de duyurulduğu 28 Nisan Cuma günü aynı ekranlar, CHP milletvekili Barış Yarkadaş’ın açıklamalarına yeterince yer vermiyorlardı.
Oysa Yarkadaş Adalet Bakanlığı’nın “hâkim açığını kapatmak üzere” yaptığı Avukatlıktan Hâkimliğe Geçme Sınavı’nda bakanlık bürokratlarının mülakatı sonunda alınan 900 hâkimden 800’ünün doğrudan veya dolaylı AKP iktidarı ile bağlantılı olduğunu isim isim saptamış.
Bu yargıç ve savcıların mesleğe alınmasındaki durum. Bir de onların tayin terfilerinin doğrudan partili Cumhurbaşkanı’na tabi olan Yüksek Hâkimler Kurulu’nun denetiminde olduğunu düşününce, sivil yargı askeri yargıya rahmet okutacak ölçüde bağımlılaşırken, “yaşasın askeri yargı kalkıyor!” diye sevinç çığlıkları atmak için ancak budala olmak gerekir.