Ortadoğu batağı
Maazallah ya bu Rus uçağı olayı, soğuk savaş döneminde olsaydı! Her neyse, son olay bir kez daha gösterdi ki, “Ortadoğu batağında şaha kalkan kıçın kıçın...
Maazallah ya bu Rus uçağı olayı, soğuk savaş döneminde olsaydı!
Her neyse, son olay bir kez daha gösterdi ki, “Ortadoğu batağında şaha kalkan kıçın kıçın batar”. Saddam’la başlayan koca ABD’ye uzanan her olayda görürsünüz bu sözün doğruluğunu.
Şu anda da, Rusya ile Türkiye bir kez daha anlıyorlar aynı gerçeği.
Türkiye, Suriye ve Irak’tan sonra, arkasından gelenlere uzak ara fark atarak ön sıralarda yer alıyor Ortadoğu batağına saplananlar listesinde. Ankara’nın, bölgede işlerin bu noktaya gelmesini tek başına önleyebilecek bir güç olduğunu kimse ileri süremez. Ama Türkiye’nin 12 yılda dış politikada geldiği yerin mimarı olan bugünkü iktidarın, içine düştüğü krizi kendi açısından yönetmekte, olayları kavramakta ehil olmadığı görülüyor. Zaten bu noktada eleştiriliyor.
Türkiye, Atatürk’ün, Cumhuriyet diplomasisinin temel ilkesi haline gelmiş olan “yurtta barış, dünyada barış” ilkesi doğrultusundan ayrılmamalıydı.
Bu ilke boş bir slogan olmayıp özellikle Ortadoğu için yaşamsal önemdeydi.
Ne var ki Türkiye, ilk Körfez bunalımından yani Özal döneminden beri bu doğrultudan sapmış, macera peşine düşmüştür.
***
Böyle bir aymazlığın nelere mal olabileceğini ise yaşayarak görmüş bulunuyoruz. Salt, katkımızla yerle bir edilen Suriye’den gelen milyonlarca göçmen bile, aklımızı başımıza getirmeye yeterdi, eğer başa devşirilecek akıl olmuş olsaydı.
Türkiye hiçbir biçimde, bölgede çatışan güçler arasında taraf olmamış olsaydı, badireyi çok daha az hasarla atlatabilirdi.
Ama Ankara bunu yapmadı ve bu yüzden de ABD de dahil bütün aktörler tarafından zaman zaman eleştirildi.