Tarihi karşısında şaşkın
Garip bir ülke şu Türkiye, hiç ummadığın olaylar, bir arada yaşanabiliyor, bir sakaleti, bir letafet izleyebiliyor, bir anda, bir magandanın kararttığı ufku, hemen ardından, bir bilge aydınlatabiliyor. Bir kez daha öyle...
Garip bir ülke şu Türkiye, hiç ummadığın olaylar, bir arada yaşanabiliyor, bir sakaleti, bir letafet izleyebiliyor, bir anda, bir magandanın kararttığı ufku, hemen ardından, bir bilge aydınlatabiliyor. Bir kez daha öyle oldu; önceki gün okuduğum bir haber beni birden baskılar ülkesinden, bilgeler diyarına uçuruverdi. Bu hafta sonu Didim’de Milet Açıkhava Tiyatrosu’nda 2500 yıl önce Milet’te yaşamış olan Thales’in anılacağını bildiren haber, perşembe günü Milliyet’te Melih Aşık’ın “Açık Penceresi”nden yayımlandı.
Bu toprakların evladı, matematikçi ve filozof Thales’in ölümünden 2500 yıl sonra doğduğu yerde anılması sevindiricidir.
Bu toplum, uzun bir süre, üzerinde bulunduğu toprakların büyük zenginliğinin bir bölümünden tümüyle bihaber yaşadı. Yabancıların o dönemlerden kalan zenginlikleri talan etmesine bigâne kaldı.
Toplumun geçmişiyle olan ilişkisi, yıllarca bir kavmin, bir dinin ya da bir hanedanın tarihi ile sınırlıydı
Gelecek olarak, kendine çağdaş uygarlığı yakalamayı hedef edinen Cumhuriyet ilk kez, bir kavmin, bir dinin ya da bir hanedanın tarihiyle yetinmeyerek, onun yanı sıra, yaşadığı toprakların tarihini öğrenmeye koyuldu.
“Cumhuriyet Aydınlanması” Anadolu insanını bu topraklar üzerindeki binlerce yıllık zenginliklerin muhteşem serüveninin boyutları içine yerleştiriyor, eskinin dar alanıyla sınırlı kalmıyor, o zenginliklerin hepsini kucaklamaya talip oluyordu.