Terör ile yaşamak
Yüreğimiz ağzımızda yaşıyoruz. Her yerde niza, her konuda kavga, her köşede kan, her bucakta ölüm. Her an korku ve “yine ne melanet var acaba” kaygısıyla basıyoruz TV’nin...
Yüreğimiz ağzımızda yaşıyoruz. Her yerde niza, her konuda kavga, her köşede kan, her bucakta
ölüm. Her an korku ve “yine ne melanet var acaba” kaygısıyla basıyoruz TV’nin düğmesine.
Salı gece yarısı Mine seslendi:
Bak bakalım haberlere yine ne olmuş?
Uzaktan kumandaya bastım. Terör bütün çirkin yüzüyle karşımdaydı. Bu defa hedef Yeşilköy Atatürk Havalimanı’ydı.
Bütün dünyanın terörün tehdidi altında inlediği şu günlerde Türkiye, başta gelen hedef.
Bu çıkmaza göz göre göre, adım adım ilerleyerek saplandık. Suriye’de çıkmasında da, büyümesinde de Türkiye’deki iktidarın da büyük sorumluluğu olan yangın, terör olup bütün dünyaya sıçrarken bizde de ateş bacayı sardı. Buna bir de kör Kürt terörü eklenince, bugünkü tablo tamamlandı.
Terörün sorumlularını irdeler, tanıyı koyarken komşudaki ateşe benzinle koşanları unutmamak, olayın çıkış nedenlerini eksiksiz saptamak zorundayız.
***
Şimdi hamasi söylemleri, kimseyi inandırmayan “yapacağız, edeceğiz” nutukları bırakalım.
Gerçek şu:
Bu terör kolay kolay bitmez. Terörü birden sonlandıracak sihirli bir formül yok. Terör ile mücadele çok sabır isteyen uzun soluklu bir iş.
Hoşumuza gitmese de, terör ile birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız.
Terör ile yaşamayı öğrenmek, teröre teslim olmak anlamını taşımıyor, tam tersine onu eninde sonunda yenmenin şartı oluyor.
Terör toplumları, korkutarak, sindirerek, yıldırarak, birbirine düşürerek kaos ve istikrarsızlık yaratarak, çökertmeyi amaçlar.
Düşmanlığa varan toplumsal uzlaşmazlıklar, kavgalar, çekişmeler, terörün aradığı, kendisi için elverişli ortamdır.
Korkutulup sindirilmiş, aralarına nifak tohumları saçılmış toplumlar terörün boy verip egemen olacağı, ideal ortamlardır.
21. yüzyılın terör yüzyılı olacağı yıllardır söyleniyordu. Daha önceki yüzyıllarda atılan ve 20. yüzyılda pekişen nefret ortamının doğurduğu sonuçları yaşıyoruz şimdi.
Terör ile mücadelenin uzun erimde zaferle sonuçlanması için toplumun kör şiddete karşı tek yürek, tek yumruk olması gerekir.