Türkiye’nin ekseni

Cumhuriyet yazar Ali Sirmen bu hafta 'Türkiye’nin ekseni' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan MİT’in yeni merkezi “Kale”de yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ekseninin değişmediğini, bilakis yeni eksenin oluştuğunu belirtmiştir. 

Türkiye’nin ekseni konusu son zamanlarda çok tartışmaya, kuşkuya yol açmış bulunmaktadır. Son yıllarda ABD’yle aramızda geçenler bu kuşkuyu haklı kılmıştır. Bir zamanların “stratejik müttefikleri” ABD ve Türkiye’nin ilişkilerinde ciddi bozulmalar değilse bile, tereddütler olduğu görülmektedir. Son olarak İsrail’le Türkiye arasındaki ilişkilerde Ankara’dan Tel Aviv’e küfür ve hakaret de içeren sataşmalar dikkati çekmektedir. Bütün bunların Tel Aviv’in ciddi tepkisine yol açtığı kesindir. Ancak yanılgıya düşmemek lazım. Savaşın başından bu yana İsrail’le ticari ilişkilerin aksamadan sürdüğünden ve hatta arttığından İsrail, Türkiye’nin bu tür söylemlerinden fazla etkilenmemektedir. Tabii ki bu çıkışlar İsrail’i sinirlendirmekte ama ilişkiler etkilenmediği sürece fazla bir şey yapmamaktadır.

***

Türkiye’de de İsrail’de de Gazze’de de bütün dünyada da cümle âlem bilmektedir ki İsrail’e bütün savaş malzemesi Türkiye’den gitmektedir. Yani Türkiye bir yandan İsrail’e sövmekte, öte yandan Gazze’nin bombardımanı için bütün malzemeyi göndermektedir. 

ABD de İsrail’e karşı çıkışların ilişkileri özde etkilemediğini bilmektedir. Yani özde İsrail-Türkiye ilişkileri tıkırında gitmektedir. Bu alanda ciddi bir sorun yoktur. 

Türkiye’nin bütün Ortadoğu’ya bakışı da ABD ile çelişmemektedir. Türkiye, Suriye ile ilişkilerinde bu ülkeyi ABD karşısında gerçekten güçlendirecek, bölge barışına katkıda bulunacak unsur haline getirecek çözümlerden kaçınmakta, bölgede Amerikan varlığını güvenlik unsuru haline getirecek bir tutumu benimsemektedir. AKP iktidarına uzun süre anlatılmaya çalışılmıştır ki bölgede istikrarı Amerikan güçlerinin değil Suriye askerlerinin sağlaması, Türkiye’nin ve tüm bölgenin güvenliği açısından daha doğrudur. Ama bu gerçek bir türlü anlatılamamıştır. Türkiye Ortadoğu’da PKK ve uzantılarıyla ittifakını sürekli geliştiren, desteğini açıklamaktan çekinmeyen ABD’yi güçlendirecek her davranışın kendisinin varlığına ve güvenliğine indirilecek bir darbe olduğunu bilmek ve ona göre davranmak zorundadır. Oysa AKP’nin davranışı tam zıt yöndedir.

***

AKP, bölgede Amerikan varlığını sağlamak ve güçlendirmek açısından her konuda destekleyici bir tutum sergilemektedir. Sam Amca’nın son zamanlarda Ortadoğu’daki en büyük amaçlarından biri de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni ABD’nin emellerinin önünde bir engel olmaktan çıkarmaktır. Bilindiği gibi Karadeniz’e kıyısı olan ve olmayan ülkeleri birbirinden ayırarak birinciler lehine geçiş üstünlükleri getiren Montrö daha imzalandığı andan itibaren açık deniz politikasının sürekli savunucusu olan ABD’nin hoşuna gitmemekte, tepkisini çekmektedir. ABD her fırsatta bu durumu değiştirmek istemekte, Karadeniz’in herkes için bir açık deniz olması çözümünü kolaylaştırıcı politikalar izlemektedir. Bu akıl alır bir davranış değildir. Fakat ne yazık ki bu yöndeki politikalar ısrarla desteklenmektedir. Ankara Karadeniz’i bir NATO denizi haline getirecek girişimlerine yenisini eklemiştir.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi insan 19 Mart 2024 | 669 Okunma Laiklik nedir? 06 Mart 2024 | 220 Okunma Yıldönümü 03 Mart 2024 | 121 Okunma Aslında biliyorlar 01 Mart 2024 | 88 Okunma Vatan nöbeti 27 Şubat 2024 | 301 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar