Ulusal koalisyon
Seçimin, sorunların çözümlerinin önünün açması için önkoşul, oylamanın anlamının iyi okunmasıdır. 7 Haziran günü, sandıktan biri “hayır”...
Seçimin, sorunların çözümlerinin önünün açması için önkoşul, oylamanın anlamının iyi okunmasıdır.
7 Haziran günü, sandıktan biri “hayır”, biri “evet” olmak üzere iki mesaj çıktığı konusunda geniş bir görüş birliği var.
Önce seçmenin neye “hayır” dediğine bakalım.
Pazar günü seçmen Tayyip’in özgürlükleri çiğneyen, basını dizginleyen, yargı bağımsızlığını tanımayan, kuvvetler ayrılığı ilkesini ayaklar altına alan, her türlü denge ve denetim mekanizmasından yoksun, aslında literatürde “Başkancı” olarak adlandırılan sistem önerisine “hayır” demiştir.
Bu uğurda meydanlara çıkan, her gün her vesileyle anayasayı çiğneyen Tayyip’e karşı olma asgari müştereğinde birleşen partiler, oyların yüzde 60’ını almışlardır.
Bütün kampanyayı baştan sona Tayyip Bey yürüttüğüne, AKP’in fiili başkan konumunu sürdürdüğüne, aday listelerinin hazırlanmasında bile son söze sahip olduğuna göre, seçimin büyük kaybedeninin Tayyip Bey olduğu ve halkın onun kontrolsüz gücünün sultasına hayır dediği tartışma götürmese gerek.
Peki halk neye evet dedi?
Seçmen, hiçbir partiye tek başına iktidar vermeyerek, koalisyona evet demiş bulunuyor.
***
Tabii ki seçmen salt koalisyon için koalisyon önermez, koalisyon belirli bir amaca yönelik olarak yapılır. O da koalisyon protokolünde ve hükümet programında belirtilir.
Siz bakmayın, çoğunlukçuluk sultasının onulmaz savunucularının koalisyon ile hiçbir şey yapılamayacağı, hiçbir sorunun çözülemeyeceği savlarına!
Hatta tam tersine bazı durumlarda, özelilikle temelde uzlaşmanın zorunlu olduğu hallerde, koalisyonlar tek parti iktidarlarından daha iyidirler.