Uzlaşma mümkün mü?

Eğer önlenmesi için bunca insanın, özverilerin en büyüğünü yaparak, kahramanca can vermeleri gerekmemiş olsaydı, akim kalan darbenin demokrasinin ve toplumsal uzlaşmanın zorunluluğunu kafamıza kakarak, yarar...

Eğer önlenmesi için bunca insanın, özverilerin en büyüğünü yaparak, kahramanca can vermeleri gerekmemiş olsaydı, akim kalan darbenin demokrasinin ve toplumsal uzlaşmanın zorunluluğunu kafamıza kakarak, yarar sağladığını söyleyebilirdik. Ama kayıpların büyüklüğü buna engeldir.
Yine de, darbe girişiminden, uzlaşma mutabakat arayışı çıkarılabilirse eğer, feda edilen canların, boşa gitmediğini söyleyerek, teselli bulabiliriz. 
Şimdilik ayaklananların iktidara el koyma girişimleri akim kaldı. 
Artık devlet içinde odaklanan karanlık güçlerin tasfiyesi aşamasındayız. 
İktidarı son derece sağlam, yasama, yürütme ve yargının hepsine egemen gibi görünürken, 15 Temmuz gecesi birden ne kadar kritik bir denge içinde olduğu ortaya çıkıveren Tayyip Erdoğan’ın önünde, şimdi iki yol vardır: 
- Darbecileri temizlerken fırsatı ganimet bilip, devletin bütün mekanizmalarını yeni baştan, tepeden tırnağa, kendi kişisel gücünü pekiştirecek şekilde düzenlerken, demokrasinin son kırıntılarını da ortadan kaldırmak. 
- Tüm demokratik güçlerin toplumsal mutabakatıyla, devleti yeni baştan, demokratik yöntemlerle, özgürlükçü ve şeffaf bir yapıya kavuşturmak.

***

Bugüne kadar, kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe sayarak, yasama, yürütme ve yargının tümünü sıkı sıkı sultası altında tutan Tayyip Bey, her krizi birinci yolla aşmayı denedi ve sürekli gerginlik politikası uygulayarak, kendi gücünü artırmayı başardıysa da, 15 Temmuz girişimi “güçlü lider(!)”in ve de Türkiye’nin akıbetinin, gerçekte ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu ortaya çıkarırken aynı anda da toplumun çoğunluğunun iradesinin uzlaşma yönünde olduğunu göstermiştir. 
15 Temmuz gecesi ve sonrasında, toplumun çoğunluğunun kimi tehlikeli gösterilere ve çıkışlara rağmen, demokrasi için toplumsal uzlaşmadan yana olduğunu herkese gösteren iradesi, siyasi kadrolarda da yankı bulmuştur. 
Cumhurbaşkanı’nın çağrısına liderlerin katılmasıyla yapılan ilk toplantı ve onu izleyen açıklamalar, bu yönde başlangıç için umut vericidir. 
Bakalım, bunun ardından yeni adımlar gelecek mi ve Türkiye de, iktidarıyla, muhalefetiyle bir toplumsal uzlaşmaya hazır mı, böyle bir uzlaşı mümkün olacak mı?
Hemen belirtmek gerek, HDP’nin Beştepe’ye çağrılmaması bir eksikliktir. Kürtleri kapsamayan bir uzlaşı, gerçek bir toplumsal mutabakat olarak nitelenemez; 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi insan 19 Mart 2024 | 669 Okunma Laiklik nedir? 06 Mart 2024 | 220 Okunma Yıldönümü 03 Mart 2024 | 121 Okunma Aslında biliyorlar 01 Mart 2024 | 88 Okunma Vatan nöbeti 27 Şubat 2024 | 301 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar