Yükseliş ve düşüş
Az siyasetçi, Demirtaş kadar kısa bir süre içinde baş döndürücü yükseliş, ardından da hızlı düşüş yaşamıştır. Bu sürecin hem çıkışı hem...
Az siyasetçi, Demirtaş kadar kısa bir süre içinde baş döndürücü yükseliş, ardından da hızlı düşüş yaşamıştır. Bu sürecin hem çıkışı hem de inişi öğretici olduğu kadar da umut vericidir. 7 Haziran sürecinde Demirtaş’ın siyaset ufkumuzda parlayan bir yıldız olarak yükselmesinin nedeni, soğukkanlı, olgun görünüşlü kişiliğiyle, sakin biçemiyle, Kürt sorununda barışçı çözümün simgesi haline gelmesiydi.
HDP de yüzde on barajını zorlanmadan aşmasını Demirtaş’ın önderi olduğu “Türkiyelileşme” hamlesine borçluydu.
Türk olsun Kürt olsun, kamuoyu, barışçıl çözümden yana tavır koyup HDP’nin Türkiyelileşmesini de olumlu karşılayınca, HDP kimi demokrat çevrelerin oylarını da ödünç almayı başardı.
Burada tabii, Tayyip Bey’in önünü kesmek amacına kilitlenmiş geniş çevrelerin dinamiğini hisseden Demirtaş’ın “Seni başkan yapmayacağız!” çıkışının da büyük etkisi oldu.
Tayyip Bey, tehlikeyi çabuk sezdi. O güne kadar barışçı çözümden yana gözükürken, hızla sertlik yanlısı bir tutuma kaydı, tüm saldırılarını HDP ve Demirtaş’a yöneltti.
***
Tayyip Bey’in çabaları barışçı, ılımlı kucaklayıcı Demirtaş görüntüsünü silemedi ve 7 Haziran’da Demirtaş yükselirken, Tayyip Erdoğan da düşüşe geçti.
Peki, nasıl oldu da, 7 Haziran’daki olgu bir tahterevalli etkisiyle tam tersine döndü ve Demirtaş düşerken, Tayyip Bey yükseldi?
Kuşkusuz burada, “ezeli Tayyip stepnesi” konumunda olan Devlet Bahçeli’nin büyük payını görmezden gelemeyiz. Evet Bahçeli olmaksızın Tayyip Bey 1 Kasım zaferini kazanmazdı. Ama onun yanı sıra, Demirtaş faktörünü de yabana atamayız.
Demirtaş’ın düşüşü, 7 Haziran’ın hemen ertesinde PKK ve Kandil yani terör ile arasına mesafe koyamaması, teröre karşı olduklarını, tok ve inandırıcı biçimde açıklayamaması yüzünden olmuştur.