''Aç kalan açıkta kalan bizden değildir''
Süleyman Demirel’in ölümünün üzerinden iki yıl geçti. Hakkında ne düşünürseniz düşünün Türk siyasi hayatında kapladığı yer konusunda kimse tartışamaz. Öyle ya da...
Süleyman Demirel’in ölümünün üzerinden iki yıl geçti. Hakkında ne düşünürseniz düşünün Türk siyasi hayatında kapladığı yer konusunda kimse tartışamaz. Öyle ya da böyle. Eğer bugün Türk politik hayatının en belirleyici akımı olan “muhafazakâr sağ” diye bir oluşum varsa, onun omurgası Demokrat Parti sonrasında Demirel’in liderliğindeki Adalet Partisi çevresinde güçlenmiştir, varlığını-etkinliğini devam ettirmiştir.
Demirel hakkında kimi yazarlardan siyasi yorumlar okuyorsunuzdur. Muhabir kökenden gelmeyenleri çok da takılmayın. Onlar kitabi bilgilerdir. Demirel okuyarak tanınacak bir kişi değildi. Onu yaşamak lazımdı. Ben Ankara kökenli bir gazeteci olmadığım için öyle çok çok anım yok onunla ilgili. Ama olanların tam da onu anlattığına inanıyorum.
Yıl 1987. (Demek ki 30 yıl olmuş. Vay anasını) Darbenin üzerinden 7 yıl geçmiş. Yüzde 92 ile kabul edilen anayasaya göre Demirel, Türkeş, Erbakan siyasi yasaklı. Yani aday olamıyor, parti yönetemiyor. Turgut Özal ise Başbakan. Ve tabii bir de Milli Güvenlik Konseyi var. Darbeci generallerden oluşan. Onlardan biri de Cumhurbaşkanı Kenan Evren. Yani anlayacağınız yarı askeri rejim. Neyse o zamanki adıyla “Bir bilen” Demirel ve diğer siyasi yöneticilerin siyasete dönmesi için kamuoyunda yoğun talep var. Özal, yasaklar kalkmasın istiyor. Askerler de öyle. Ve iş referanduma gidiyor.