Hükmet 'Tekmeci'yi kendi mi dövecekti?
Görüntüyü izlediniz mi? Tekmeci’nin şort giyen hemşireyi nasıl tekmelediğini? Haberlerde “Darp eden” diye geçiyor. Bu darp eden lafı hukuki terminolojiye uygun olabilir ama hayata uygun değil. Çünkü...
Görüntüyü izlediniz mi? Tekmeci’nin şort giyen hemşireyi nasıl tekmelediğini? Haberlerde “Darp eden” diye geçiyor. Bu darp eden lafı hukuki terminolojiye uygun olabilir ama hayata uygun değil. Çünkü kızcağız otobüste kendi halinde otururken geliyor ve suratına tekne atıyor. Evet, suratına tekme atıyor.
Sonrasında yaşananlar ise bir içeri bir dışarı, sonra bir daha içeri, bir daha dışarı. Hukukun aslında ne kadar dolambaçlı olabildiğini gösteren bir örnek aslında.
Sonunda Meclis de harekete geçti. Vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlardaki tutuklama yasağının kaldırılmasını öngören kanun tasarısı Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı. Bu tasarı yasalaşınca artık bu gibi adamlar serbest dolaşmayacak.
Zaten başından beri bu olay özelinde bunun basit bir darp olmadığını bir nefret suçu olduğunu savundum. Zaten pişmiş kelle gibi sırıtan bu saldırganda aksini söylemedi. Tam tersine yangına benzin döktü. Eğer nefret suçu olarak işlem görseydi, zaten böyle içeri-dışarı yapıp durmayacaktık.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım. Hemşire hanımın üzerinden “Yaşam biçimimize saldırı” diyerek hükümete yüklenenlere değinmek istiyorum. Evet yaşanan şey aslında kastettiğiniz şey. Yani ‘yaşam biçimine saldırı.’ Zaten saldırgan da aynı şeyi söylüyor. Ama kimse diyemez ki, Hükümet bu konuda üzerine düşeni yapmadı, müdahil olmadı. Bakanlar art arda açıklamalar yaptı. Zanlının ısrarla tekrar gözaltına alınmasında da Hükümetin bu tavrının etkili olduğunu düşünüyorum. Sonunda Ak Parti, bu gibi olaylarda uygulansın diye yasa değişikliği teklifi bile getirdi. Yani bu olaydan yola çıkarak Hükümet’e vurmaya çalışmak boşuna. Daha ne yapaydı? Kendi mi döveydi yani?
İSTER MİSİNİZ İNGİLTERE BU İŞTEN VAZGEÇSİN
Öncelikle işini bilmeyen bir Başbakan vardı. Uzun süre Avrupa Birliği’nden çıkalım” diye konuştu. Sonra AB ile özel bir anlaşma imzalayınca seçimden 3 ay önce bu kez, “Kalalım” demeye başladı.