İstanbul sokakları
Evden çıktım. Çıkmadan hep yol durumuna bakarım. Trafik sıkışıklığına göre güzergah belirlemek için. O sinir bozucu kırmızı hatlardan eser yoktu. Trafik açıktı. Köprüler...
Evden çıktım. Çıkmadan hep yol durumuna bakarım. Trafik sıkışıklığına göre güzergah belirlemek için. O sinir bozucu kırmızı hatlardan eser yoktu.
Trafik açıktı. Köprüler bile. İstediğim yere istediğim zaman gidebildim.
Beşiktaş çarşısında işim vardı. Gittim. Orası da, normalde olduğunun beşte biri kalabalığındaydı. Bankada hiç sıra beklemedim. İşim iki dakikada bitti.
Akşam üzeri Reina’nın da olduğu cadde üzerinde, daha doğrusu Reinanın sadece 500 metre uzağında bir yerde dostlarımla yemeğim vardı. Park yerleri bomboştu. Biraz erken gittiğim için sahilde yürüyüş yaptım. Kimseler yoktu
Yarım saat kadar yürüdüm. Karşılaştığım insan sayısı, kafamda yer eden olması gereken insan sayısı ile bir türlü uyum sağlamıyordu. Sonra dostlarımla oturacağım lokantaya girdim. İki masa vardı. Biri zaten kalkmak üzereydi. Gece boyu gelen giden olmadı.
Bakmadım ama muhtemelen alışveriş merkezleri de aynı durumdaydı.
İnsanlar evlerinden çıkmamıştı. Elbet yılbaşı gecesinin ardından beklenmedik bir durum değil insanların daha az dışarıya çıkması. Ama bunca ‘yılbaşı ertesi’ yaşadım hiç böyle görmemiştim İstanbul sokaklarını.
Maalesef terör dolaylı amacına ulaşmıştı. Ben ve dostlarım kişisel olarak bu duruma tepki göstermek için bir araya gelmiştik. Kasten katliama yakın bir yerde oturmuş ve yemeğimizi yemiştik. Kendimizce bizi evlere hapsetmek isteyenlere karşı tepki göstermiştik.