Nerede o ''Delikanlılar?''
Arsızlık ve hayasızlık, pişkinlikle harmanlanıp yüzsüzlükle pişiriliyor. Bunun üzerine bolca sapıklık ekleniyor. Buna biraz da akşamdan “zoru görünce kaçmak” sosu içine bekletilen yalan...
Arsızlık ve hayasızlık, pişkinlikle harmanlanıp yüzsüzlükle pişiriliyor. Bunun üzerine bolca sapıklık ekleniyor. Buna biraz da akşamdan “zoru görünce kaçmak” sosu içine bekletilen yalan kuşbaşı ekleniyor. Derin bir tencere içine her boka maydonoz ile karıştırılıp harlı ateşte 40 dakika pişiriliyor.
Anlaşılan o ki, sokaklarda kadınlarımızı, genç kızlarımızı koruyamıyoruz. Yasalardan bahsetmiyorum. Ben güçlüye karşı güçsüzü koruyan, sokakta yürüyen kadın kim olursa olsun eşimiz, anamız, kardeşimiz, mahallelimiz yerine koyan delikanlılık kültüründen bahsediyorum.
Laf atma ile başlayan seviyesizlik, piçliğe terfi ettirilerek devam ediyor. Tacizcilik ise rütbesi oluyor. Biri sıçıyor, öbürü üzerine tüy dikiyor. Ne zaman sokakta kadınlarımızı saldırganlara karşı koruyamaz hale geldik? Ne vakit, “Aman bulaşmayayım” durumuna düştük? Ne vakit böylesi hiç birşey yapmadan suça ortak olmaya başladık.
Kanımız mı çekildi? Mahalle delikanlıları hangi köşelere saklandı? Kaç zamandır kadın döven bir kişiyi görünce kafamızı çevirir olduk.
Hep başkalarının kızları mı tacize uğruyor zannediyorsunuz? Hep başkalarının eşleri mi sokakta rahat yürüyemiyor. Veya bu tacizler gerçekten kadınların kıyafetleri yüzünden mi yaşanıyor? Tabii ki hayır. Adamların derdi yaptıkları tacize kılıf bulmak. Çevrenize bir sorun bakalım. Taciz edilmeden yürüyebilen var mı?