Romantizme zorlanan 'zavallı' erkekler
Dün en önemli konu, ne terör, ne de ekonomiydi. Dün erkeklerin aklında yer eden tek şey, eşlerinin-sevgililerinin, Sevgililer Günü beklentilerini nasıl karşılayacaklarıydı. Kafalarının bir yanında ne yaparlarsa...
Dün en önemli konu, ne terör, ne de ekonomiydi. Dün erkeklerin aklında yer eden tek şey, eşlerinin-sevgililerinin, Sevgililer Günü beklentilerini nasıl karşılayacaklarıydı. Kafalarının bir yanında ne yaparlarsa onları mutlu edecekleri duruyordu. Ve nasılsa birşeyi eksik yapıp laf yiyecekleri de.
Yıllar evvel bir konferans kalmış aklımda. Konu kadın-erkek ilişkileri. Konferansı veren tanınmış bir psikolog. Şöyle anlatıyordu:
Diyelim ki erkek sevdiğine bir hediye almak istedi. Gitti 12 ay taksitle çok güzel bir pırlanta yüzük aldı. Sevdiğine verdi, herkes memnun. Kadın mutlulukla takıyor. Derken birinci ay geldi, taksit ödendi, ikinci, üçüncü ve dördüncü. Erkek mutlu çünkü sevdiği için iyi birşey almış durumda ve taksidini ödüyor. Ama dördüncü ay kadın ona dönüp, “Bana hiç bir şey almıyorsun” diyebilir. Bunu dediği an erkek düşünür: “Yahu daha 8 taksit ödeyeceğim. Bu kadın neden bahsediyor.”
Psikolog eklemişti, “Erkek aldığı hediyenin değeri ile ilgilenir. Bunun kadını mutlu edeceğini düşünür. Kadın ise hediyenin veriliş sıklığı ile ilgilidir. Değeri ikinci plandadır.” İşte aramızdaki en temel fark bu.
Erkeğin sürekli romantizme zorlanması maalesef ikili ilişkilerde sıkıntılar yaratıyor. Yapılan araştırmalar ayrılıkların yüzde 80’inin özel günler sonrası yaşandığını gösteriyor. Erkek romantizme zorlanınca bir süre dayanıyor, sonra balataları sıyırıyor.
Bir bakıma kadın da haklı. Bir zamanlar peşinde meleyerek dolan adam gitmiş yerine ‘vurdum duymaz’ı gelmiş durumdadır.
Herşeye çare bulan kapitalizm de bunun bir yolunu bulmuş. Bir tarih belirlemiş. 14 Şubat’ta bütün erkekler romantik olacak. Ol. Hal böyle olunca yeni bir sektör de oluşmuş.