Tıpkı savaş sonrası Berlin gibi
Katar şu anda coğrafi olarak “Düşmanları” ile çevrili durumda. Suudi Arabistan ve ortaklarının yapmaya çalıştıkları şey 2,5 milyon kişiyi açlığa mahkûm etmek. Bir nevi abluka. Yiyecek...
Katar şu anda coğrafi olarak “Düşmanları” ile çevrili durumda. Suudi Arabistan ve ortaklarının yapmaya çalıştıkları şey 2,5 milyon kişiyi açlığa mahkûm etmek. Bir nevi abluka. Yiyecek içecek girişini kısıtlamak ve istedikleri şeyleri yaptırmak. Doğal olarak Katar direniyor.
Bu durum bana tıpkı İkinci Dünya Savaşı sonrası Berlin’ini hatırlattı. Sovyetler, Almanya’nın doğusunu ele geçirmiş ve Berlin, Sovyet güdümündeki Doğu Almanya sınırlarının tam ortasında kalmıştı.
Sovyetler de, müttefiklerin kontrolündeki Batı Berlin’i “düşürmek” için benzer bir yöntem kullanmıştı. Ünlü Berlin Duvarı’nın daha yapılmadığı zamanlar. İşte bu yüzden o zamana kadar görülmemiş bir lojistik hattı kurulmuştu. Başını Amerika’nın çektiği müttefikler binlerce uçakla Batı Berlinlilerin ihtiyacını karşılamıştı. Sovyetler direndi, ama müttefikler ve Batı Berlinliler dayandı. Sonunda ambargo yıkıldı. Tarih doğu Almanya’nın da, Sovyetler Birliği’nin de silindiğini gösterdi.
İşte Katar bu olayın 70 yıl sonraki tekrarı gibi geldi. Şimdi Türkiye, Katar’a havadan acil ihtiyaç maddeleri yolluyor. En basitinden süt yolluyor. Yani çocukların içtiği, temel ihtiyaç maddelerinden.
Komşu Arap ülkelerinin yaptığı, olduğu varsayılan “kardeşlik” ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Bir toplumu, iki milyonu açan kişiyi nasıl açlıkla terbiye etmeye çalışırsınız? Bunun hangi kitapta yeri var? Ortaçağa geri mi döndük? Kale muhasarası gibi mi davranılıyor artık?