Anlat bakalım Athena Gökhan, meselen ne
Sene, 1995. Kanal D haberin başındayım, Şanar Yurdatapan geldi. Devlet Güvenlik Mahkemesi, birden fazla yazarın yazılarından oluşan bir kitabı yasaklamış, hatta imha kararı almış, kararı kınayan bir metin için imza topluyor.
“Derhal imzalarım” dedim, “Ama bir koşulum var. Kitabı okudum, iki yazarın yazıları açıkça terörizmi destekler mahiyette, ben bu tür yazıları fikir özgürlüğü kapsamında görmüyorum, şerh düşerim.” Kabul etti, imzamın altına “Terörizmi destekleyen görüşleri fikir özgürlüğü kapsamında görmüyorum” yazdım, yaklaşık 400 “aydın” o kampanyada DGM’de yargılandı savcı bir tek beni çağırmadı.
Anıyla yüklü girizgahın nedeni şu: Fikir özgürlüğü, ifade edilen fikrin terörü, terör örgütlerini desteklediği, ırkçı, etnik, kültürel veya siyasi bir gruba dönük şiddet içerdiği an biter.
Bu ilkeye hayatım boyunca sadık kaldım.
Yani, Amerikan emperyalizminin büyütüp, üzerimize saldığı iki terör yapılanması PKK ve FETÖ’ye manevra alanı tanıyan fikirleri (!) fikir kabul etmem, üzerine giderim.
Bu konuda “Aman canım isteyen istediğini söyler” kolaycılığına sığınan bir liberal hiçbir zaman olmadım.