Müslümanlar dikkat! Bir kumpas tezgahlanıyor...
Endişeli olmakta haklıyız. ABD yeni yönetimi, “aşırı sağ” kimliğiyle küresel siyasetin geleceğine kalın bir sis perdesi yerleştirdi, “dünyanın tek süper...
Endişeli olmakta haklıyız. ABD yeni yönetimi, “aşırı sağ” kimliğiyle küresel siyasetin geleceğine kalın bir sis perdesi yerleştirdi, “dünyanın tek süper gücü” kartviziti taşıyan bir devlet kendi içinde sert hesaplaşmaya rotalanınca, herkes bekle-gör politikasına yönelmek zorunda kaldı.
Tartışmanın merkezinde Tom Price, Steve Bannon, Michael Flynn, Jeff Sessions, Mike Pompeo, Frank Gaffney gibi daha düne kadar bu gezegende yaşadıklarını bile bilmediğimiz isimler var. Bugün, bu isimler ve bağlantılarındaki kişi ve kurumlar, ABD’yi yönetiyorlar ve geçmişlerinde “öteki düşmanı” açıklamaları da arşivlerdeki yerlerini koruyor.
“Beyaz ve kararlı Hıristiyan”bir Amerika’nın sert savunucularıyla karşılaştık, “küreselleşmenin Amerikan çıkarlarına aykırı olduğunu” savunan bir kadro “millici değil, ırkçı kimlikle” koltuklarına oturdu.
“Bazı etnik ve dini grupları sevmediklerini”baştan beyan etmiş ve yaşamları boyunca savundukları fikirleri yaşama geçirme şansı bulmuş insanlar topluluğu... Bizlere iyimser olmak için kapı aralamıyorlar.
Meydan okuma herkese...
Yalnız Müslümanları değil, Latin Amerikalıları, Çinlileri, Rusları, Avrupalıları hatta Yahudileri de sevmiyorlar, eğer her geçen gün biraz daha yükselen “meydan okumacı” tavrı salt bir ABD-Müslüman coğrafyası çelişkisi olarak değerlendirirsek, “küreselci lobilerin” çok arzu ettikleri bir kumpasın içine düşmüş oluruz.
“Trump kadrosunun” hedefinde olan herkesin arkasına sığınacağı bir “ikili krize ihtiyacı var...”
Bu işler böyledir, dünyanın “küresel krize yöneldiği” dönemlerde birileri, krizi bir ulus veya dini grubun başına sarıp, kendi konforlu dünyalarına dönmeyi arzu ederler. Dün gibi hatırlıyorum, Mart 2014, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Kiev’deyiz, Rusya Kırım’ı ilhak etmiş, Ukrayna’nın başkentinde olduğumuzu bilen tüm Batılı dışişleri bakanları tek-tek Davutoğlu’nu telefonla arıyor. Her telefonda yanımdan uzaklaşıyor, sordum dertlerinin ne olduğunu: Beklediğimizi yapıyorlar, aslında küresel bir kriz olan Kırım meselesini Tatarlar’dan yola çıkarak bir Türk-Rus krizine dönüştürmeye çalışıyorlar, hepsi arkamıza saklanacaklar, buna izin vermeyeceğiz.