MUSUL-KERKÜK: Bu kez, Türkiye de var...
Takvimlerin 1860’ları gösterdiği günlerde dünya petrol üretiminin yüzde 90’ı Bakü’de gerçekleşiyordu, aynı günlerde, Romanya’da ilk petrol kuyusu devreye sokulmak üzereydi, ilerleyen yıllarda...
Takvimlerin 1860’ları gösterdiği günlerde dünya petrol üretiminin yüzde 90’ı Bakü’de gerçekleşiyordu, aynı günlerde, Romanya’da ilk petrol kuyusu devreye sokulmak üzereydi, ilerleyen yıllarda Bükreş, dünyada ilk sokak lambaları ile aydınlatılan kent olacaktı!.. 20’nci yüzyıla ilerleyen süreçte, dünyanın petrol dengeleri Bükreş-Bakü hattında şekillenirken, Amerika kıtasında yaşanılan gelişmeler ABD’yi de dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülke konumuna taşıyacaktı...
Bu nedenle, hep, jeolog George Bernard Reynolds’un,patronu William Knox D’Arcy’nin Londra’dan gelen telgrafını bir kenara koyup, çalışmalarını sürdürmesinin Ortadoğu’nun kanlı tarihine katkısını düşünmüşümdür. İran’da 60 yıllık petrol arama imtiyazını alan ilk yatırımcı olan D’Arcy, 1908 yılındaki telgrafında 4 yıldır süren arama çalışmalarında 500 bin Sterlin batırdığını ve artık durması gerektiğini söylüyordu, Reynolds durmadı, 26 Mayıs 1908’de İran’da ilk petrolü buldu! Bu, sonradan adı British Petroleum’ e dönüşen İngiliz-İran Petrol Şirketi’nin kuruluşu demekti. İran’daki gelişme, o dönemin iki Avrupa gücü İngiltere ile Almanya’yı bir şirket hissedarlığında birleştiren Türk Petrol Şirketi’nin geleceğe dönük ufkunu açacak düzeydeydi. Şirket, 1912’de Deutsche Bank ve Anglo Saxon Petrol Şirketi liderliğinde kurulurken, Musul-Kerkük havzasında petrol araştırmaları ve bulunacak petrolün Akdeniz’e ulaştırılmasını öngörüyordu.
Avrupa güçleri, Amerika’nın petrol sektöründeki belirleyici gücünden rahatsızdılar ve kendi başlarının çaresine bakmanın yolunun Ortadoğu’dan geçtiğini kavramışlardı.