Önce, gazete manşetleri bozuldu…
İlkokul üçe gidiyordum ve Nil’e deliler gibi aşıktım!.. Babama, onu gördüğüm zaman çevredeki hiçbir şeyi fark etmediğimi söylediğimde, gözlüklerinin arkasından mavi gözleriyle...
İlkokul üçe gidiyordum ve Nil’e deliler gibi aşıktım!.. Babama, onu gördüğüm zaman çevredeki hiçbir şeyi fark etmediğimi söylediğimde, gözlüklerinin arkasından mavi gözleriyle henüz 9 yaşındaki oğluna bakmış, başımı okşamış, hiçbir şey söylemeden, bir Mühürdar akşamını çerçevelemiş pencerenin kenarında kucağına alıp, sıkıca sarılmıştı…
Kimbilir, o an aklından neler geçti, evladın yüreğindeki çocuk fırtınaları nasıl değerlendirdi bilemem, ama tam 10 yıl sonra bir başka kız için aynı şeyleri söylediğimde, gözlerimin içine bakmış, şöyle cevaplamıştı: Madem bu kadar seviyorsun, bir gün ne yap ne et, evlen Canan’la.. Aşk dediğin, insanın kapısını her zaman çalmaz, ıskalarsan, çorak yaşarsın..
Dediğini yaptım, şimdi b