Osmanlı’yı yeniden kurabilir miyiz?
Son sözü baştan söyleyelim: Kuramayız. Pekiyi, aynı coğrafyada farklı bir paradigma yaratarak bölge halklarının eşitlikçi zeminde barışı ve sürdürülebilir kalkınması için yeni bir...
Son sözü baştan söyleyelim: Kuramayız. Pekiyi, aynı coğrafyada farklı bir paradigma yaratarak bölge halklarının eşitlikçi zeminde barışı ve sürdürülebilir kalkınması için yeni bir yapılanmanın yolunu açabilir miyiz, evet, bunu yapabiliriz. Ama önce, dünyaya hakim güçlerin kendi aralarındaki Batı-Doğu Roma çelişkisini çözmelerini bir süre beklememiz gerekecek.
Fantastik bir dünyada yaşadığımızı kabul etmemiz önkoşul, bugüne kadar kabul ettiğimiz tüm varsayımları bir kenara bırakıp, bu dünyanın koşullarında yolculuk etmemiz gerekiyor.
Pervasız bir imparatorluğun dehşet izleri
Tarih, Milattan Önce 200 yılından 1789 Fransız İhtilali’nin ateşlediği milliyetçi düşüncelere ve sanayi devriminin zorladığı “ulusal devlet” yapılanmalarına kadar insanlığın imparatorlukların yönetimi altında yaşadığını gösteriyor. Soğuk Savaş’ın sonlanmasıyla aynı dönemin başladığını da izliyoruz. Kabul etmemiz gereken gerçek, bilgisayar ekranları üzerinden sürekli hareket eden olağanüstü büyüklükteki paraya dayanan, bu arada, ulusal devletlerin tüm yetkilerini aşındıran yeni bir küresel imparatorluğun kontrolü altına girdiğimizdir. Bu imparatorlukta, petrol şirketleri savaş çıkartabilir, ilaç şirketleri bu savaştan büyük karlar elde edebilir, savunma sanayi palazlanabilir, çıkarılan savaşların borsa oyunlarına dönüşmesiyle karlar katlanabilir, dışardan bakıldığında masum görünen STK’lar, sermayenin hedefleri doğrultusunda ulusal devlet yapılanmasına karşı kullanılabilir, güvendiğiniz dini gruplar, yarın, karşınıza küresel güçlerin “casusluk teşkilatı” olarak çıkabilir.
Tarihte ilk kez, bu “küresel imparatorluk” belli bir etnik grup tarafından yönetilmiyor, adını bildiğimiz bir lideri de yok, ama dünya nüfusunun yüzde 1’inin üretilen servetin yüzde 50’sine sahip olduğu, geri kalan yüzde 50’yi de insanların büyük çatışmalarla bölüşebildiği pervasız ve kanlı bir imparatorluk bu.
Bağımsız ekonomi politikaları yürütmeye başladığınızda, sınırınızın hemen öte yakasında gelişen bir tehdide askeri olarak müdahale etmeyi planladığınızda, hatta, “ulusal sorun” gördüğünüz Kürt sorunu gibi bir konuyu kendi başınıza çözmeye kalktığınızda derhal müdahale eden, bir yapılanma.