Zorlu bir tünele girdik, çıkacağız
Bir “dejavu” ile karşılaştık. Farklı olan, bilincimizdeki kısa süreli bozukluk sonucu, bir olayı sanki daha önce rüyada görmüş olduğumuzu düşünmemiz değil, yaşanmış bir...
Bir “dejavu” ile karşılaştık. Farklı olan, bilincimizdeki kısa süreli bozukluk sonucu, bir olayı sanki daha önce rüyada görmüş olduğumuzu düşünmemiz değil, yaşanmış bir olayın farklı bir zeminde tekrarından ibaret. Konu küresel dengelerin zorlamasıyla tarihin tekerrürü mü, evet. Zemin jeo-stratejiyse, tarih kendini tekrarlayabiliyor ama bu, hiçbir zaman bir öncekinin aynısı olmuyor.
Irak-Suriye coğrafyasının 21’inci yüzyılın bu dönüm noktasında yeniden bir “paylaşım savaşına” sahne olması, 100 yıl önce yaşanılanların tekrarıdır ama oyuncuların değişmesi yaşanılanı farklı kılıyor...
Osmanlı’nın yıkılışı sürecinde İngiltere ile Fransa’nın (aralarına Çarlık Rusyası’nı da alarak) hazırladıkları Sykes-Picot Anlaşması’nın şekillendirdiği bölge, bugün “yeni egemenler” tarafından yeniden belirlenmeye çalışılıyor...
İngiltere-Fransa sömürgeci güçlerinin yerini ABD-Rusya’nın aldığı, ama, hesapların aynı bakış açılarından yapıldığı bir dönem...
Belli ki, Amerika, Sünni Arap coğrafyasının iki önemli merkezinden birini, Halep’i, Rusya’ya bırakmış durumda. Kendisi, ikinci ve enerji kaynakları açısından çok önemli Musul’a sahip olmanın rotasında yürüyor.
Bu, yalnız Levant’ın değil, Sünni Arap coğrafyasının da “iki kutuplu eksende” bölünmesi, parçalanması demek...