Ayasofya'ya sığınmak ve Osmanlı şerbeti!
İstanbul iki defa fethedildi. Birinci fetih 29 Mayıs 1453'te, ikinci fetih 6 Ekim 1923'te gerçekleşti. Birinci fetihte Ayasofya camiye, ikinci fetihten sonra ise 24 Kasım 1934'te müzeye çevrildi. Ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesine...
İstanbul iki defa fethedildi. Birinci fetih 29 Mayıs 1453'te, ikinci fetih 6 Ekim 1923'te gerçekleşti. Birinci fetihte Ayasofya camiye, ikinci fetihten sonra ise 24 Kasım 1934'te müzeye çevrildi.
Ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesine geçmeden önce, Said Öztürk'ün konuyla ilgili bilimsel makalesinden, birinci fetih öncesi yaşananları aktarmak istiyorum:
"Dukas'ın anlattıklarına bakılırsa, İstanbul'un fethinin yaklaştığını ve şehrin düşeceğini anlayan yerli halk, bütün kadın ve erkekler, rahip ve rahibeler 'Büyük Kilise'ye yani Ayasofya'ya sığınmışlardı. Zira uzun zamandan beri bazı yalancı falcılar, Türklerin askeri kuvvetle şehre gireceklerini, Bizanslıları keseceklerini ve Türklerin bu yürüyüşlerinin büyük Konstantin'in sütununa yani Çemberlitaş'a kadar varacağını, ondan sonra gökten bir meleğin elinde kılıçla ineceğini ve sütunun yanında bulunacak olan ismi meçhul sade ve fakir bir adama imparatorluğu ve kılıcı vererek ona 'Bu kılıcı al ve Allah'ın kavminin intikamını al' diyeceğini, o zaman Bizanslıların Türkleri takip ederek İran hudutlarına kadar kovalayacağını söylüyordu..
Halk, bu anlatılanlara inanarak Ayasofya'ya sığınmıştı. Bir saat içinde o muazzam mâbed tamamıyla erkek ve kadınlarla dolmuş idi. Mâbedin alt ve üst katları, avluları ve her bir yeri sayısız insan tarafından işgal edilmişti. Mâbed dolduktan sonra, içeridekiler kapıları kapattılar; kurtuluşlarını mâbedin kerametinden bekliyorlardı."
***
Peki şimdiki iktidar, neden ibadete açtığı Ayasofya'nın kerametine sığınıyor? İlk ibadet gününün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Batılı devletler tarafından tanınması anlamına da gelen Lozan Antlaşması ile aynı güne denk getirilmesi, önemli bir mesaj değil midir? Abdurrahman Dilipak'ın Yeni Akit'teki yazısında "Sadece Hilafet, ya da Ortodoks Cemaatinin daimi temsilcilik Konsülü değil, bir de Osmanlı Milletler Topluluğu olacak." demesi bu mesajın ne oluğunu izah etmiyor mu?