Darbenin asıl hedefi neydi?
2003 yılından sonra ABD ve AB çevreleri, her fırsatta Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni hedef alıyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Bakan Yardımcısı Matt Bryza, 2006...
2003 yılından sonra ABD ve AB çevreleri, her fırsatta Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni hedef alıyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Bakan Yardımcısı Matt Bryza, 2006 yılında, Türkiye'nin, ordunun siyasetteki rolünü sınırlandırması gerektiğini öne sürmüştü2006 yılında başlatılan çete operasyonlarının TSK'ya yönelik olduğu da netlik kazanmaya başlamıştı. Eski bir istihbaratçı olan merhum Prof. Dr. Mahir Kaynak, "Ülkemizde günaşırı yeni bir çete yakalanıyor ve bunların hemen hepsi askerlerle ilişkilendiriliyor. Bazı yorumcular 28 Şubat süreciyle günümüz arasında benzerlik kuruyor ve demokrasiye yönelik yeni bir komplodan söz ediyor. Bu analizlerin hiçbirine katılmıyorum ve silâhlı kuvvetlerin tertiplerin bir parçası değil hedefi olduğunu düşünüyorum" diyordu.Kaynak, meseleyi şöyle ortaya koyuyordu:"Türkiye'nin bugünkü manzarası, doğal sürecin bir sonucu değil, başarılı dış operasyonların eseridir. (...)Yeni hedef Silâhlı Kuvvetlerin siyasi etkisini sınırlamak hatta yok etmektir.Bugün yaşadığımız coğrafya askeri operasyonların cereyan edeceği bölgedir ve ordumuzun oynayacağı rol belirleyici olacaktır. Bu şartlar altında ordu ile halk arasındaki güvenin zedelenmesi Türkiye'nin bölgede oynayacağı rolü zora sokabilir hatta engelleyebilir.Olayları, orduyu töhmet altında bırakacak biçimde yorumlayanlar bir karşı hamleye zemin hazırlamaktadır."***Biz de benzer olayları kastederek hedefin TSK'yı çökertmek olduğunu yazıyorduk.İşçi Partisi Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek de böyle bir yazımla ilgili olarak, kısa bir mektup yazmış ve durumu şöyle izah etmişti:"Görüşlerinize katılıyorum, TSK 'bir güç merkezi'nin hedefi durumdadır.Türkiye, Şemdinli olaylarından beri büyük bir tertip içindedir. Şemdinli, Sauna, Küre, Danıştay derken şimdi de kamuoyu 'Atabey çetesi' ile karşılaştı. Dikkat edilirse bu olayların tümünde Özel Harekâtçı bir subay ya da emekli subay 'zanlılar' arasına yerleştiriliyor.