Paylaşmak ve Kim Kardaşyan!
Hani, "Yokluğu paylaşmak mı dediniz" başlıklı yazımda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir" sözlerini ve ardından Diyanet'in 81 ildeki camilerde...
Hani, "Yokluğu paylaşmak mı dediniz" başlıklı yazımda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir" sözlerini ve ardından Diyanet'in 81 ildeki camilerde okutulan Cuma hutbesindeki "İçinde yaşadığımız bu aziz milletin ve bu müstesna toplumun değerini bilelim. Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu paylaşalım." tavsiyesini hatırlatarak Bilge Kağan'ın yönetim anlayışından bahsetmiştim ya, "paylaşmak" kelimesi, bir okurumuza konuyla ilgili eski bir yazımı çağrıştırdı. Doğrusu benim da aklımdaydı ama yazıyı bir yerde bitirmek gerekiyor...
Bu sebeple, bu yazıda "yokluğu paylaşmak" yerine sadece "varlığı paylaşmak" üzerinde durmak istiyorum.
***
Bugünlerde rahmetle andığımız Prof. Dr. Turan Yazgan ile 1998 yılında, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nın, Kazakistan ve Kırgızistan'da kurduğu okulları ziyaret etmiştik. Kızılorda şehrinde Korkut Ata anıtını ziyaret etmiştik. Daha sonra da Turan Hoca, Korkut Ata Üniversitesi'nde bir konferans vermiş ve kendi alanı olan sosyal güvenlikle ilgili tarihi verileri hatırlatmıştı. Turan Hoca, şöyle demişti:
"Türk kültüründe toyun işlevi paylaşımdır. Türk kişioğlu değildir, kendimoğludur. Türk, babasının adı ile iş görmez. Kendi başarısına dayanmak zorundadır. Türk toplumu sınıfsız bir toplumdur. Bunu sağlayan da dağıtmalı toydur. Kimin malı biriktiyse, ilk fırsatta, mesela çocuklarından birinin düğününde bütün malını mülkünü halka dağıtır, herkes payını alırdı. Kimse akçasından, malından dolayı başkasından güçlü sayılamazdı. Güçlü olmak, aksakallıktan, bilgelikten gelirdi. Kimse parasından pulundan dolayı adam olamaz. Biz tekrar sınıfsız bir toplum oluşturabiliriz. Bizim töremizde veren elin alan eli bilmesi, alan elin veren eli bilmesi suçtur."
Turan Hoca, o konuşmada ayrıca "Karabağ ve çevresinin işgaliyle Türk Dünyası'nın kara bağlantısının kesilmesi, 1 milyon kaçkının durumu gibi meseleler, bizim değilse kimin omuzlarındadır? Bugün nüfusları 500 milyon olması gereken Kızılderilileri müzelik haline getiren, Afganistan ve Irak'taki Türk kaynaklarına el koyan gücün gözü, Türk Dünyası'nın diğer kaynaklarındadır. Türk Dünyası'nda işbirliği, Allah'ın Türk Dünyası'na bahşettiği kaynakların, Türkler tarafından, Türkler için kullanılması demektir." da demişti.