'Bir hükûmet bütün meseleleri halledecekse...'
Adaletin sağlanmadığı yerde, ekonomi çöker, kargaşa çıkar. İnsanlar birbirlerine güvenini yitirirler. Öyle an gelir ki, kendi kanunlarını işletirler, "adalet"i silâhta ararlar, zalimleşirler. Devletin...
Adaletin sağlanmadığı yerde, ekonomi çöker, kargaşa çıkar. İnsanlar birbirlerine güvenini yitirirler. Öyle an gelir ki, kendi kanunlarını işletirler, "adalet"i silâhta ararlar, zalimleşirler. Devletin fonksiyonları çöker.
187 günde, 186 defa ihale kanunu değişirse, bir "adaletsizlik" akla gelir mi, gelmez mi?
Fethullahçı Cemaat darbeye kalkıştı. Ellerine silâh alanların çoğu yakalandı, kimi de kaçtı. Ama içeri atılan, işinden edilen 100 bini geçiyor. Bu kadar sayı acaba "âdil" mi sorusunu akla getirir mi, getirmez mi?
Akrabaların bütün köşeleri tuttuğu haberlerinin her yerde konuşulur olması kabileciliği akla getirir mi, getirmez mi?
(Kabileciliğin nasıl adaletsizliğe ve hatta facialara yol açtığını iki gün önce Hz. Osman-Hz. Ali örneğiyle anlattım.)
R. T. Erdoğan, 2014'te bir toplantıda: "Rabbim bizi ikaz ediyor... Adaleti tesis edinceye kadar zulmedenin karşısında taraf olun, diyor." demişti. Önceki gün de BM Genel Kurulu'nda "adalet"ten bahsetti. Dilimizde hep "adalet".