Bir mahpusun feryadı (2)

Recep Tayyip Erdoğan polislerin iftarında sözü "FETÖ" ile mücadeleye getirerek: "Bu süreçte hukuk ve adaletten de ayrılmamaya özen gösterdik. Şayet yapılan hatalar olmuşsa bunları da telafi etmeye çalıştık. Bilerek ve isteyerek hiç kimsenin mağduriyete uğramasına göz yummadığımızdan emin olmanızı istiyorum. Açık söylüyorum. Dünyada pek az ülke devletin kılcal damarlarına kadar sızmış böyle melun bir yapıyla, bizim kadar hakkaniyetli ve başarılı bir mücadele yürütebildi." dedi.

Mücadelede sonuna kadar haklısınız ve yanınızdayız. Ama nedir bu feryatlar?!

Kandıra Cezaevi'nda yatan  Prof. Dr. Turan Uslu'nun "feryadını"nın bir bölümünü dün verdim. 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerini kıyaslıyordu:

"Bir de 15 Temmuz'u göz önünde bulunduralım. 300-500 soysuzun alçak ihaneti yüzünden yüz binlerce insan işinden uzaklaştırıldı. 200 bine yakın insana gözaltı işlemi yapıldı. 80 bine yakın insan tutuklandı. Birçoğu bir yıldan önce hâkim karşısına çıkarılmadı. İddialar inanılmaz saçmalıklarla dolu. Verilen cezalar ise son derece orantısız. Âdeta siyasi bir linç yapılıyor. Yok bankada hesabın var, çocuğunu okula göndermişsin, HTS kaydın var, okulunda hastanesinde çalışmışsın, sendikasına üye olmuşsun, cep telefonunda program varmış, digitürkünü iptal ettirmişsin, yardım etmişsin diye insanlar yargılanıyor...

Darbeciler, kumpasçılar, soru çalanlar, yasaları değil de örgütten gelen talimatları uygulayanlar tabiî ki cezalandırılmalı.

Ben 2014 yılı nisan ayına kadar bunların hastanesinde kısmî statüde (yarım gün bile değil) çalıştım. 9,5 yılda binlerce hasta baktım. Bu hastalar doğal olarak beni aradılar. Soruşturmalarda adı geçip beni arayan %90'ını bile hatırlamadığım hastalardan dolayı sorguya çekildim. Soruşturmalarda adı geçen insanlarla aynı saatte havaalanında bulunduğum için sorgulandım. Hakkımda iftira atan bir insanla yüzleştirilmedim bile. Aylık kazancımın üçte ikisi kadar bir parayı bankada niye bulundurduğum için sorgulandım ve cezalandırıldım.