Biz Türk'üz! Bize bir şey olmaz!
İnsanlarımız neden bu kadar umursamaz? Neden bu kadar dikkatsiz. Bizde değil sadece, bütün dünyada böyle. Salgınla baş edemiyoruz. Tek sebep kendimiz. Her Allah'ın günü "Aman aranıza mesafe koyun, aman maskenizi çene...
İnsanlarımız neden bu kadar umursamaz? Neden bu kadar dikkatsiz. Bizde değil sadece, bütün dünyada böyle. Salgınla baş edemiyoruz. Tek sebep kendimiz. Her Allah'ın günü "Aman aranıza mesafe koyun, aman maskenizi çene altına, kolunuza aksesuar olarak takmayın; ağzınızı, burnunuzu kapatın." diye ikaz ediyorlar. Hiç oralı değiliz. Biz Türk'üz! Bize bir şey olmaz!
Umursamazlık bir tarafa, unutkanız da. Alışverişe çıkıyorsunuz, içerisi kalabalık. Hiçbir mesafe yok. Bir de tanış bilişe rastladığınızda hasret gideriyorsunuz; ağız ağıza sohbet!
Cuma namazında rastlıyorum... Tamam, mesafe koyuyorlar ama maske ya yok ya çene altında.
Başta hata yaptılar. Salgın öyle bir hızla geldi ki, insanlar hemen sözlük karıştırmaya başladılar. Salgınla beraber gelen yabancı isimleri nasıl Türkçeleştiririz? Herkes bir şey uydurdu. Tehlikeyi ifadeden âciz kaldık.
Mesafe, ara açıklığını ifade eder, başına "sosyal"i getirdik. Âdeta mesafeyi kapatın, sosyalleşin dedik. Sonra uyananlar, "-sal, -sel" ekçiler "fiziksel", "î" nispet ekiyle kullananlar "fizikî" mesafeden bahsettiler.
Salgın, bulaşıcılığı hemen hatırlattığı hâlde; en "arı Türkçeciler", bir tarafta hiçbir bir şey ifade etmeyen "bulaş"ı kullanırlarken, diğer tarafta "salgın" kelimemizi bıraktılar, yabancının "pandemi"sini kullandılar, dikkati dağıttılar.