Boğaziçi'de yol uzun!
Boğaziçi Üniversitesi'nden gelen bilgilere göre; KESK'e bağlı Eğitim-Sen bu kurumda çok etkili. Eğitim-Sen sol bir örgütlenme... Solun her cinsini içine alıyor. Dikkat ediniz "sağ" diye genelleştireceğimiz...
Boğaziçi Üniversitesi'nden gelen bilgilere göre; KESK'e bağlı Eğitim-Sen bu kurumda çok etkili.
Eğitim-Sen sol bir örgütlenme... Solun her cinsini içine alıyor. Dikkat ediniz "sağ" diye genelleştireceğimiz öğretmen sendikaları çeşit çeşit ve birbirlerini kollarlar; hatta, birbirlerinden ne kadar üye koparabilirlerse kâr sayarlar. Sol ise öyle değil; kendilerine özgü terminolojileriyle birbirlerini suçlarlar; revizyonist, Troçkist, Fokocular, Otzovistler, Tasviyeciler, Kızıl Bebek Bezcileri falan derler, içlerinde kıyasıyla didişirler ama "dışarıya" karşı birliktirler. Solun tabiatı böyle. Meselâ; Tunceli'de, kaç sol örgüt birleşti... PKK'lıların üniformalarını giydiler, askerimize, halkımıza saldırdılar!
Sol örgütler nerede bölücü yıkıcı varsa oradadırlar. CHP'yi bu örgütlerden tenzih etmek istemişimdir, iyi tarafından bakmışımdır ama insanı sık sık şaşırtıyorlar. "Sol parti" olunca, yıkıcı-bölücülere destek vermek de bu jargona dâhil anlaşılan. CHP içindeki sesleri yüksek çıkan bazıları bir türlü PKK sempatizanlarına uzak duramadı.
Bizim konumuz yine Boğaziçi Üniversitesi. Rektör değiştirmekle ne değişeceğini merak ediyorum. Yeni rektör içeriden ve eski rektör yardımcısı... Yani değiştirilemeyen sistemden geliyor.
Denildiğine göre, yeni rektör, Boğaziçi'ne ait otelde içki satışını yasaklamış. Yurtlarda elbette başından beri yasak ama kontrol edilebiliyor mu?
Bana gelen notta Güney Kampüs'te, "Manzara" adı verilen bir yerden bahsediliyor:
"Adından da anlaşılacağı üzere, gazoz içsen sarhoş oluyorsun! Öyle bir manzara... Zaten gazoz içende yok, bira, şarap, parası olanlar viski... Burayı temizlik personelleri her sabah toplamak için yarışıyor! Bilin bakalım neden? Çünkü oradan her sabah iki çuval içki şişesi çıkıyor, çoğu taşeron olan personeller için bu şişeler iyi bir gelir kaynağı!"
B.Ü.'de birkaç yerde mescit varmış. Adına "mescit" değil, "ibadet odası" deniyormuş. Eğitim-Senliler öyle istemişler. "Mescit" (Mescid: Secde edilen yer.) denirse İslâmı tedaî ettirir! "İbadet odası" -onlara göre- "evrensel" bir ifadeymiş! "İbadet" Arapçadan gelmedir. (abede: kulluk etti; ibâde(t): Tapma, tapınma.) Oldu olacak "tapınma odası" densin!