Dil davası-kan davası
Dil davasında Türk dilini savunanlar yenilgiye uğramışlardır. Birkaç kişi (Evet! Birkaç kişi!) direniyor.Ben umudumu yitirdim. Bu Türkçeyle ilim ya-pı-la-maz, edebî eserler ve-ri-le-mez!Nutuk'u asıl neden yeni...
Dil davasında Türk dilini savunanlar yenilgiye uğramışlardır. Birkaç kişi (Evet! Birkaç kişi!) direniyor.
Ben umudumu yitirdim. Bu Türkçeyle ilim ya-pı-la-maz, edebî eserler ve-ri-le-mez!
Nutuk'u asıl neden yeni harflere aktardım, biliyor musunuz... Mustafa Kemal'in Türkçesinin yaygınlaşmasında, benim de bir nebze payım olsun, diye...
Binlerce sayfa Osmanlı yazısı dergileri sadece günümüzün imlasını uygulayarak, ses uyumlarına dikkat ederek aktarmamızın sebebi de bu! Dilde devamlılık, dilde ufku açmak, kültür birliğini sağlamak, edebiyatçılarımızın, ilim adamlarımızın, siyasîlerimizin ifade gücünün, yürüttüğü muhakemenin, yeni nesillere bir fikir vermesi, tefekkür ettirmesi maksadımız.
Zamanında, dil meselesini kan devasına dönüştüren Ömer Asım Aksoy'u da dinledim, Emin Özdemir'i de... Biraz meseleleri bilenler, anlattıklarını duysalardı küçük dillerini yutarlardı! "Bakın, şu kelimeyi (Pardon! Onlar "sözcüğü" diyorlardı!) teklif ettim (Pardon! onlar "önerdim" diyorlardı!), tuttu." diye, biz kazandık havasında, övüm övüm övünüyorlardı.
Yazdım burada... TDK'ya karşı kurulan Dil Derneği'nin bir konferansına gitmiştim. Prof. Dr. Özcan Başkan, "Asıl milliyetçiler sadeleştirmeye sarılmaları lâzım. Niye sadeleştirmeye katılmıyorlar!" mealinde hayretini izhar etmişti. (En "Türkçü" diyelim Atsız. Onun dil meselesindeki fikirlerini de bu köşede verdim.)