Girdiğimiz her yer bizim
Türkiye'nin desteği olmasaydı, Azerbaycan Karabağ'da ne kadar ilerleyebilirdi? Sakın, Azerbaycan Türkiye'ye muhtaçtır, manası çıkarılmasın. Türk'ün Türk'e desteğini vurgulamak istiyorum. İki el...
Türkiye'nin desteği olmasaydı, Azerbaycan Karabağ'da ne kadar ilerleyebilirdi? Sakın, Azerbaycan Türkiye'ye muhtaçtır, manası çıkarılmasın. Türk'ün Türk'e desteğini vurgulamak istiyorum. İki el birleşti ve güç kazandı. Turan diyoruz ya... İşte bu.
Diğer Müslüman ülkeler için de "Müslüman" Türkiye'nin ayrı değeri olması lâzım. Libya'ya ikinci defa girdik. Birincisi 1911'de İtalyanların işgalinde. Biz çekiliyoruz. Ne hâliniz varsa görün demedik. M. Kemal oradaydı, Enver oradaydı... Ölümüne savaştılar. Sonra Libya'nın BM'nin tanıdığı meşru hükûmeti, yardıma koşmasaydık, gidiyordu.
Irak'ta, Saddam saldırdı, insanlar Türkiye'ye aktı. Turgut Özal döneminden bahsediyorum. Kamplar kurduk. Yedirdik, içirdik, baktık. Sonra ortalık durulunca yolladık. İnsanlar bize sığınmadılar, yine kendi topraklarına geldiler. İngilizlerin Fransızların Birinci Dünya Savaşı akabinde çizdikleri Sun'î sınırın öbür tarafındaydılar.
Sanıyor musunuz, Cezayirliler, Fransızlara karşı bağımsızlık mücadelesi verirken seyirci kaldık? El altından silah gönderdik. Çok sonra Alparslan Türkeş bunda bizzat dahli olduğunu açıklamıştır.
Türkeş deyince... Çeçenistan'da Dudayev'e en büyük desteği sağlayan da Türkeş'ti. (Grozni'de Dudayev bana "yahşi Türk" derken, bu destekler aklındaydı muhakkak.)
1990'larda Bosna'da, Kosova'da Müslümanlar/Türkler saldırıya uğradılar. Tansu Çiller başbakandı. Pakistan Başbakanı Benazir Butto'yu yanına alarak Saraybosna'ya indi ve sizinle buradayız, dedi.(Ben de oradaydım.)