İktisaden güçlenmeden kendi hikâyeni yazamazsın!
Kendi hikâyeni yazabilmek için iktisaden güçlenmek gerek.Düyûn-ı Umumiye Türkiye'de ne zaman faaliyete geçti? Padişahlık döneminde değil mi? II. Abdülhamit, Muharrem Kararnamesi'ni durup dururken...
Kendi hikâyeni yazabilmek için iktisaden güçlenmek gerek.
Düyûn-ı Umumiye Türkiye'de ne zaman faaliyete geçti? Padişahlık döneminde değil mi? II. Abdülhamit, Muharrem Kararnamesi'ni durup dururken çıkarmadı. Öncesi var. İngilizlerle antlaşmalar var. Çok yerde İngilizlerle 1838 Antlaşması ele alınır. Asıl Ruslara bakmalı. Batı'nın desteğiyle 1783'te Rus tüccarlara geniş imtiyazlar verilmiştir.
Size bir şey daha söyleyeyim... Çok ama çok mühim. Ruslar ticarî üstünlüklerini katlarken, diğer taraftan içeriden azınlıkları kışkırtıyordu. Osmanlı sahasında Slav menşeli olanlar ve Ortodokslar ağırlıktaydı. Balkanlar böyle böyle gitti.
Şimdi etnisite kışkırtılıyor. İktidar partisi ve bazı muhalif partiler bir "sorun"dan bahsederek, iktisadî ağırlıkları olan emperyalistlerin oyununa geliyor.
Geçmişte neler olmuş ve biz neden kaybetmişiz? İttihat ve Terakkî, üzerinde hükmü olan Enver Paşa Osmanlı sahasının farklı Müslim gruplarını bir arada tutabilmek için "İttihad-ı İslâm"ı sonuna kadar savunmuş, sonra başkasına kul olmayacak, topraklarımızın aslî sahiplerini ister istemez öne çıkarmıştır. Mustafa Kemal, bütün bu gelişmeleri biliyordu. Daha ötesi kendisi de kılcal damarına kadar meselenin içindeydi ve ipleri eline geçirince gereğini yaptı.
Neden bahsediyorduk... Kendi sanayimizi kuramamak var, sadece ufak tefek atölyelerle idare etmek var... Giderek borçlanıyoruz. Avrupa verdiği borcu yerinde takip etmek istiyor, Düyûn-i Umûmiye'yi dayatıyor.