Kerkük canımız (1)
İslâmcılarımız "Kerkük" deyince irkilirler... Hele "Kerkük canımız" deyin, delirirler.Dikkat ederseniz, "Kürt-Türk" ayırımına itibar etmem. Diyelim ki, "Kürtler", "Türkler" gibi ayırıcı ifadelere yer...
İslâmcılarımız "Kerkük" deyince irkilirler... Hele "Kerkük canımız" deyin, delirirler.Dikkat ederseniz, "Kürt-Türk" ayırımına itibar etmem. Diyelim ki, "Kürtler", "Türkler" gibi ayırıcı ifadelere yer verdik... Neyi anlatmış oluruz? Bu kadar tarih okuduk, üstelik kaç kitap yazdık, hemen bütün ulaştığım bilgilerde, Kürt-Türk ayırımını görmedim. "Kürt" varlığını "yok sayma" anlamında söylemiyorum, imtizaç etmiş, itilâf etmiş, uyuşmuş, kaynaşmış, birbiri içine girmiş, "bir" olmuş, bir "kavmî" hüviyet kazanmış teşekkülden bahsediyorum. Ad verilecekse, "Kürt" diyelim ama bunu ayırım için değil; aidiyet için kullanalım, Ayırım sun'î'dir, birilerinin çıkarınadır.Mustafa Kemal'in Nutuk'taki "Kürtler"le ilgili söylediklerini -şimdilik- bir tarafa bırakıyorum, bir mektubundan bahsedeceğim. İstiklal Savaşımız sürerken, ABD, Büyük Britanya, Fransa, İtalya "Müttefik Kuvvetler Komisyonu" kuruyor. Bu komisyon, 1919-1921 yılları arasında, Anadolu'da "Yunan mezalimi"ni raporlaştırıyor. M. Kemal'in komisyona yazdığı bir mektup da yer alıyor.Raporları "Dört Rapor" başlığı altında yayınlandı. (Derleyen: Necip Azakoğlu, Tarihçi Kitabevi, GSM: 0530 370 74 11).Kitapta bilinmeyenleri okuyoruz. Raporlara, ileride yeri geldikçe temas ederim. Bugün Mustafa Kemal'in mektubundaki mevzumuzla ilgili bir tespitini ele vereceğim:"İmparatorluğun bölünmesi fikrini gündeme getirerek ve Türkler ve Kürtler arasında bir kardeş kavgası yaratarak, İngiltere'nin koruması altında bağımsız bir Kürdistan kurma planına katılmaları için Kürtleri teşvik ettiler. İleri sürdükleri sav, İmparatorluğun zaten dağılmaya mahkûm olduğu idi. Bu girişimi uygulamaya koymak için büyük miktarlarda para harcadılar, her türlü casusluk faaliyetine başvurdular, hatta oralara elçiler yolladılar. Noel adında bir İngiliz subayı bu şekilde Diyarbakır'da uzun süre çalıştı, gerçekleştirdiği operasyonlarda her türlü sahtekârlığa ve hileye başvurdu. Ancak nelerin tezgâhlandığını tahmin eden Kürt yurttaşlarımız, bu şahsı ve para uğruna kendini satmış olan bir avuç haini bölgeden attılar." (s. 166).(Güçlü bir üslûba sahip M. Kemal'in Türkçesi elbette böyle değil. Keşke metnin aslı da konsaydı.)Mustafa Kemal, Nutuk'ta bu Binbaşı Noel'den beş yerde bahseder ve melanetlerini ortaya döker, bu casusa kanan Cemilzadelerin, Bedirhanîlerin ihanetlerini sıralar.(Ara not: M. Kemal mektubunun bir yerinde Bolşeviklik meselesini de ele almış ve: "Bolşeviklere gelince, ülkemizde dinimizde ve adetlerimizde yeri olmadığı kadar, toplumsal örgütlenmemiz de bu tür aşılamalar için kesinlikle uygun değildir." demiştir. Daha önce, burada, Nutuk'tan, Tokat mebusu Nâzım Bey'den hareketle komünistler için "casus" demeye varan sözlerini vermiştim.)Kürtçe, Farsçanın bir versiyonudur ama Farslar Kürtlerle uyuşmamışlar, Selçukluların daha öncesinden beri Oğuz boylarıyla iç içe geçmişlerdir.Başta "Kerkük canımız" dedim, bir başka konuya girdim. Değil; Kerkük'le Erbil, Kerkük'le Diyarbakır ve diğer illerimiz arasındaki bağı size kuracağım. Kim ayırmak istiyor, kim ihanet ediyor göreceğiz.