Marxist kesimin handikapı
Marxist kesim ve bu kesime yamananlar yıllar yılı fasit daireden çıkamamışlardır. Vizyonları, kişiler etrafında şekillenmiştir. Bir bakıyorsunuz Nâzım Hikmet Ran’ı anıyorlar, bir bakıyorsunuz...
Marxist kesim ve bu kesime yamananlar yıllar yılı fasit daireden çıkamamışlardır. Vizyonları, kişiler etrafında şekillenmiştir. Bir bakıyorsunuz Nâzım Hikmet Ran’ı anıyorlar, bir bakıyorsunuz Yılmaz Güney’i, bakıyorsunuz Deniz Gezmiş’i... Ahmet Kaya falan gibi yan kolları da var. Hatta Marxist Abdullah Öcalan da “devrimci” idolleri... Bir de İbrahim Kaypakkaya’yı saymak lâzım. Tam bilmiyorum ama bazı kesimler İbrahim Kaypakkaya’ya pek yanaşmak istemiyorlar. Marxistlerin ortak değeri değil anlaşılan. Hikmet Kıvılcımlı’nın adı da arada bir geçer.
Varsa yoksa ilk üç isim. Bütün dünyaları bu üç kişiden ibaret. Solun baş ucundan son ucuna, mutedilinden sertine kadar N. Hikmet, Y. Güney, D. Gezmiş isimleriyle yatıp kalkıyorlar.
Basın yayın organlarında o kadar yayılmışlar ki, bütün Türkiye bu üç isme doyurulmak isteniyor. Hemen her kanalda üçünü görürsünüz. Fikrinden zikrinden şüphe etmedikleriniz bile kesif propagandaya o kadar kanmışlar ki, bunlar sıralanınca neredeyse rükûye varıyorlar.
Sanırsınız Millî Mücadele’yi verenler onlar... Yedi düvele karşı savaşanlar onlar... Türk edebiyatının, Türk sanatının temsilcileri onlar... Ordumuzun bile temsilcileri onlar...
Fikirlere hürmetim vardır. İsterse Marxist olsun. Ama nasıl Marxsist? Fikrini söylesin ve bu fikrini bir başka devletin emperyal amacı olarak kullanmasın.
Bizde maalesef Marxistler, emperyal güçlerin ileri karakol neferleri olmuşlardır. Sakın inkâr etmeye kalkışmasınlar.