Ne olacak şu Boğaziçi?!
Mektup Boğaziçi Üniversitesi'nden geliyor. R. T. Erdoğan'ın tekrarladığı dört kavramı biliyorsunuz: "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet..." İşte bunun için millî meselelerde Boğaziçi de hassasiyet...
Mektup Boğaziçi Üniversitesi'nden geliyor.
R. T. Erdoğan'ın tekrarladığı dört kavramı biliyorsunuz: "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet..." İşte bunun için millî meselelerde Boğaziçi de hassasiyet göstermelidir.
("Reis"ten bir farkınız var... Biz de bu kavramları tekrarlıyoruz ama bir "başka şey" için "tek"lenmesin diye adını koyuyoruz: Türk!)
PKK'ya destek imzasının Boğaziçi'nde organize edildiğine dair Kocaeli Savcılığı'nın bir iddiası vardı. Sahi ne oldu bu dosyaya?!
Bana gelen mektubu, isim hariç, aynen veriyorum. İçinde yazılanlara dair, rektörlük bir açıklama yaparsa yayınlarım. B.Ü.'den, "Eşcinsel" olduğunu kendisi açıklamış eroini öven o "küçük şair"i sıfatıyla andığım için eşcinseller adına açıklama gelmiş, rektörlükten gelmemişti. Boğaziçi'nde son gelişmeleri anlatan mektup:
"Selamün aleyküm hocam,
20 Ocak Cuma günü, Üniversitenin merkez Kampüsünde Hrant Dink konferansı yapılmış, konferansın en önemli ismi! İmzacı akademisyen Biray Kolluoğlu... Ve diğer imzacılar! ["Barış bildirisi" adı altında PKK bildirisini imzalayanları kastediyor. A. T.] Bu anma programı için yapılan harcamaların nereden karşılandığı kocaman bir soru. Devletin bütçesinden yapıldıysa o bütçeden inşallah bir gün gazi ve şehitler içinde anma ve onore etme etkinliği yapılır.
Yakın zamanda Aralık sonu Ocak başı gibi, üniversitede çeşitli bölümlerde çalışan çok sayıda personelin işine son verildi. Bu personellerin ortak özelliği hepsi üniversitenin vakfından maaş almaları. Ancak ortak özellik bununla bitmiyor, bu işten çıkarılan kişilerin hatırı sayılır maaş almış oldukları söyleniyor, 5.000-10.000 tl ve üzerini hayal edin... Bir başka ortak özellik ise, işten çıkarılanlar üniversitede halen üst düzey görevlerde bulunan kişiler tarafından işe yerleştirilmiş. Örneğin bir müdürün 13.000 tl maaşlı çalıştığı, bir fotokopi personelinin 5.000 tl maaşla çalıştığı ve üst düzey çalışanların yakınları oldukları söyleniyor. Bir başka ve garip ortak özellik ise, zamanında yağlı maaşlarla işe alınan ve bugün işten çıkarılanların okulda yetkili sendika olan Eğitim-Sen'e üye olanların yakınları olmaları!
Üniversitede halen, devlet memurlarının yapması gereken işleri özel statülerde çalışan kişilerin uçuk maaşlar karşılığında yaptıkları ciddi bilgiler arasında. Bu kişiler Eğitim-Sen üyeleri-destekçileri ve Boğaziçi Üniversitesi mezunları arasından seçildiği biliniyor. Boğaziçi mezunu olup, özel maaşlarla çalışıp, devlet memurunun oturması gereken koltukta kimler oturmaktadır?