Nereye varacağız böyle!
Ne cemaati yasaklayabilirsiniz, ne tarikatı... Bu tür yapılar bir bakıma halkın ihtiyacı. İnsanlar toplu hâlde yaşıyorlar ve birbirlerine muhtaçlar. Bir arada olmak, aynı duyguları paylaşmak isteyenlere, "Hayır, bir...
Ne cemaati yasaklayabilirsiniz, ne tarikatı... Bu tür yapılar bir bakıma halkın ihtiyacı. İnsanlar toplu hâlde yaşıyorlar ve birbirlerine muhtaçlar. Bir arada olmak, aynı duyguları paylaşmak isteyenlere, "Hayır, bir araya gelemezsiniz!" diyemezsiniz. Ama insanlarımızın saf duygularının istismarının önüne geçebilirsiniz. Kendilerini "ilâh" yerine koyanları ayıklayabilirsiniz. Tarikat-cemaat şefleri üzerinden Allah'a ibadet edilemeyeceğini idrak ettirebilirsiniz. Liyakati bir tarafa itip birbirlerini kollayarak devlette yuvalanmalarına izin vermeyebilirsiniz.
Hiçbir tedbir, hiçbir aydınlatma emaresi yok. Aksine...
Bakıyorsunuz, ülke içten pazarlıklı cemaatlere tarikatlara teslim edilmiş. Bir "paralel"in açtığı belâyla uğraşırken, başka "paraleller"le iş tutuluyor.
Bugün "halkın sesi"ni size aksettireceğim.
Mustafa Bıyık Bey'in gönderdiği mektup:
"Bana göre günümüzün en önemli düşünürü-filozofu Dücane Cundioğlu'dur. Cundioğlu diyor ki: 'Devlet rasyo ile yani akılla yönetilir; imanla değil.' Ve devam ediyor: 'Devletin imanı arttıkça, aklı azalır. Bu ise Devlet yönetiminde zafiyet oluşturur.' Batı'nın tarihini incelediğimizde, Cundioğlu'nun bu formülasyonunu net olarak görmekteyiz. Batı bugünkü insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, ilim ve teknolojide yakaladığı seviyeyi, dinin devlet işlerine karıştırılmasını engelledikten sonra, yani laiklik prensibini oluşturduktan sonra elde etmiştir.