Rejim/sistem değişirken

Muhtemelen 3 ay içinde rejim/sistem değişecek. Değişiklikten sonra, yazanlar kendilerine nasıl sınır belirlerler bilemiyorum. Muktedir, muktedirin dayangacı kolay kolay tenkit edilemeyecek.

12 Eylül'ün hemen sonrası aklıma geldi. Yine bu köşede bahsetmiştim. Sadık Albayrak (R.T. Erdoğan'ın eski dostu ve dünürü, Berat Albayrak'ın babası.) Millî Gazete'deki köşesinde, birden siyasî tenkidini kesmiş, -tam hatırlayamıyorum- mektep hatıralarından mı, börtü böcekten mi ne bahsetmeye başlamıştı. Sadık Abi ne yapsın; şartlar öyleydi. ("Abi" sözü eskiden kalma... Enderun Kitapevi günlerinden bilirim, çok farklı düşünsek de,  kendisini hakikaten severim.)

"Yandaş" tabir edilenlerin kalemlerinin ölçüsü yok... "İktidar bizim." diyorlar istemediklerine vurdukça vuruyorlar. (Birileri işaret vermeden vuramazlar ya...) İlla hapse attıracaklar. MHP'de muhalefet başlatmış bir hanıma, hiç akıl kârı değil, o kadar mesnetsiz saldırıyor ki, "Darbecilerin asıl generali o! Kaçmasın! Tutun!" demeye getiriyorlar, kalemlerini sivrilttikçe sivriltiyorlar. Sadece o değil; bir "büyük" gazetede yazan, bir gazeteciyi de -ki o gazeteci, daha talebeyken, beni, Hergün'de yazmaya başlatmıştı- ismini sık sık vererek, "Neden dışarıda? Neden hapsetmiyorsunuz?" diye feveran ediyorlar. Hiç olacak iş değil... Devletin her türlü imkânı var. Suçu olanın suçunu bulup çıkarır. Sizin suçlamanıza ihtiyaç duymaz. ("Teorik olarak öyle!" dediğinizi duyar gibiyim!)

Diyeceğim o ki... Türkiye, çoktan bölünmüş. Rejim/sistem değiştikten sonra, bir taraf diğer tarafı alabildiğine ezecek. Şimdi tarihe not düşmek için ne yazılabilirse kâr.