Söz vardır sözden içeri!
TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın Ak Parti içindeki Fethullahçılara dair demagojisinde "terörist başıyla" "beraberiyet" olmadığını, söylemiş, biz de "beraberiyet"in Türkçede hiç...
TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın Ak Parti içindeki Fethullahçılara dair demagojisinde "terörist başıyla" "beraberiyet" olmadığını, söylemiş, biz de "beraberiyet"in Türkçede hiç kullanılmadığını, eski metinlerde de, yeni metinlerde de hiç karşılaşmadığımızı yazmıştık.
(12 Ak Parti milletvekilinin F. Gülen'le birlikte çektirdiği fotoğrafı, "Ne istediler de vermedik." demelerini, daha başka başka "birlikteliklerini" şimdi hatırlatmayayım. İ. Kahraman büyüğümüzdür; yüzü kızarmasın!)
Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, hukukçuluğunun yanında, dil meselelerine kafa yorar. Bazı dil kongrelerinde kendileriyle karşılaşmış, dilimiz üzerinde açıklamaları dinlemiş ve okumuştum. (Görüş ayrılıklarımızın olduğu noktalar var. Tartışma zenginleştiricidir ama buna şimdi girmeyeceğim.)
Sami Selçuk Hocamızdan, İsmail Kahraman'ın "beraberiyet" kelimesini uydurmasına dair bir e-postası geldi:
"Sayın Tekin, / Haklısınız. Ben de çok şaşırdım. Sayın Meclis Başkanı, 'beraberiyet' diyor. Kurduğu cümle şu: 'Bu terörist başıyla (Fetullah Gülen) AK Parti arasında öteden beri bir mutabakat yok, beraberiyet olmamıştır.' Çok güldüm. Osmanlıca sözlüklerde yok. Arapçada da. Dahası Türkçemizde iyet ile biten bütün sözcükler bilgiçlik taslayan Osmanlı aydınlarının ürünü. Milliyet, cumhuriyet, hürriyet dâhil. Bunlara bir de Başkan sayesinde beraberiyet eklendi. Ama neden birlikte(lik) varken beraberiyet? Türkçe sözcüklere kıran mı girdi, bu düşmanlık niçin? Hani milliyetçilik? Bir toplumu ulus yapan öğelerden biri değil mi dil? Çok üzücü. Esenlikler. / Sami Selçuk."
Prof. Dr. Sami Selçuk'un, dil meselelerini tartıştığı "Önce Dil" adıyla bir kitabı da vardır. (Truva Yayınları). Kitabındaki bir alıntıyı nakledeceğim: