Hakdan özge bir nesne yok!
Geçen hafta yazıyı yazdıktan sonra Dil Evi Etimoloji Topluluğu ile Beşiktaş KAGEM’de haftada bir yaptığımız derse geçtim. Derste de nesne kelimesini biraz daha konuştuktan sonra dersimizin konusu olan ta’at...
Geçen hafta yazıyı yazdıktan sonra Dil Evi Etimoloji Topluluğu ile Beşiktaş KAGEM’de haftada bir yaptığımız derse geçtim. Derste de nesne kelimesini biraz daha konuştuktan sonra dersimizin konusu olan ta’at kelimesine geçtik. Taat’ın ibadet ile ve başka benzeri kelimelerle farklarını Ebu Hilal El Askeri’nin Farklar Sözlüğü’nden okuduk. Ders sonrası yolu Üsküdar olan arkadaşlarla Üsküdar’a geçtik, içimden H Yayınlarına uğramak geçti. İyi ki de geçmiş, bir baktım, Yunus Emre Divanı üzerine en büyük emek sahiplerinden Mustafa Tatçı Hocamız kitabevinde. Bir sohbeti bitmiş anlaşılan, biz sonuna gelmiş olduk. Hoca çıkmak üzere idi ama hal hatır kelamından sonra gazetedeki yazıda Yunus Emre’de nesne kelimesini yazdığımı söyledim ve nesne kelimesinin etimoloji sözlüklerinde açıklandığı gibi bir manasının olmadığını, kelimenin daha önemli bir manaya sahip olduğumu düşündüğümü ifade ettim. Hazreti Allah’ın huzurunda O’nun yarattığı hiçbir şeyin ne ise ne konumunda olmayacağını; her şeyin O yarattığı için önemli, değerli, kıymetli olacağını düşündüğümü söyledim. Hoca biraz da rahatsızlığına rağmen mevzu ile çok ilgilendi, söylediğinin en güzel delili Niyazi Mısri’nin “Hakdan ayan bir nesne yok gözsüzlere pinhan imiş” mısraıdır dedi. Ben de ne güzel söylediniz hocam dedim.