Hayvanların medeniyeti olur mu?
Ben ile sen kelimelerinin ikisinin de kökünün “en” olmasını anlamaya çalışırken, meseleyi “enine boyuna” düşünürken şöyle şeyler düşünmekten kendimi alamıyorum: En...
Ben ile sen kelimelerinin ikisinin de kökünün “en” olmasını anlamaya çalışırken, meseleyi “enine boyuna” düşünürken şöyle şeyler düşünmekten kendimi alamıyorum: En genişlik demektir. “Ben” ve “sen” kelimelerinin “en” kökünden gelmesi bir mevcudiyeti ifade ediyor olmalı. Bir varlığın, nesnenin eni boyu derinliği olur. Varolan bir nesneyi görebilmemiz için onun enine boyuna derinliğine ihtiyaç var. Bir çok nesne “en”li olabilir ama bir şeyin “ben” olabilmesi için, benleşebilmesi için “b” harfinin kelimeye kattığı mana potansiyelini taşıması elzem. İnsanların dışında benlikleri, “ben bilinci” bulunan canlılar yok bildiğimiz kadarıyla. Maymunların, kedilerin ben idrakinden bahsedemiyoruz. Hayvanın kendisi diyebiliriz; kendilerinden bahsedebiliriz ama benlerinin olduğundan bahsetmek en fazla bizim yakıştırmamız olacaktır. Ben idraklerinden bahsedemediğimiz gibi kedilerin medeniyetinden, maymunların, timsahların veya bülbüllerin medeniyetinden de bahsedemiyoruz. Tabii bu “b” sesi kelimeye bu kadar önemli bir katkıda bulunuyorsa aynı şeyi “boy” kelimesinde neden yapmıyor, sorusu aklıma takılmıyor değil.